Şunun için etiket arşivi: SAĞLIK haberleri

Sabah kahvaltılarında özellikle kaymak ile beraber tüketilen ve insan sağlığına bin bir faydası olan bal hakkında bilinmeyenleri sizler için araştırdık. Peki balın faydaları nelerdir? Her gün ballı su içerseniz ne olur? Ceviz ve bal karışımı ne işe yarar? Kanserini önlemede etkili olan bal hakkında merak edilen her şeyi sizler için araştırdık. Tüm bu soruların yanıtlarını haberimizin detayında bulabilirsiniz.

Arılar çiçeklerden topladıkları tomurcukları midelerinde invertaz enzimi sayesinde bala dönüştürürler. Yaptıkları kovanların içerisine bıraktıkları balın tadı rengi kokusu topladıkların çiçeklerin tomurcuklarına göre değişir. 1 kilo bal için bir gün boyunca 900 bin arı çalışır. Nem, güneş ışığı, kaynatma gibi sıra dışı bir etkiye maruz kalmadıkça bozulmayan bal zamandan etkilenmez. Yapılan araştırmalarda  amilaz, nikotin, invertaz, katalaz, oksidaz, fosfataz enzimleri bulunur. Aynı zamanda tiamin, riboflavin, askorbik asit, piridoksin, pantotenik asit, niasin ve az miktarda biotin, folik asit bulunur.Enzim ve vitaminlerin yanı sıra potasyum, klor, kükürt, kalsiyum, sodyum, fosfor, magnezyum, silisyum, demir, mangan ve bakır bakımından zengin ola bal bu sayede insan sağlığına oldukça fayda sağlar. Baldaki şeker kana karışmada uzun bir süreç yaşadığı için bazı uzmanlar her gün bir kaşık balı yarım bardak su ile karıştırarak tüketilmesini öneriyor.

BALIN BESİN DEĞERİ NEDİR? KANSER TEDAVİSİNDE ETKİLİ MİDİR?

100 gram bal, yaklaşık 16 gramı su, 81 gram karbonhidrat ve 0.4 gram da proteinden oluşur. Bal temeli şekerden ziyade karbonhidrattan oluşur. Bu da günlük vücudun ihtiyacı olan enerjiyi karşılar. Doğal şeker olan bal, yiyecek ve içeceklere konulduğunda işlem görmüş şeker gibi kandaki şeker oranını artırmaz ayrıca kiloya neden olmaz. Özellikle sigara ve alkol gibi maddelerden dolayı ağır tahrip olan akciğerlerin temizlenmesinde etkili olan ballı su aynı zamanda vücudu zararlı hücrelerden arındırarak kanser hastalıklara zemin hazırlayan sağlık sorunlarını ortadan kaldırır. 

BALIN FAYDALARI NELERDİR? HER GÜN BALLI SU İÇERSENİZ…

İçerisindeki şeker su ile yumuşatılıp tüketildiğinde kana çabuk karışır. Uzmanlar özellikle demir eksikliği olan kişilerin tüketmesini önerir. Bal bu karışımla kana daha çabuk karıştığından kandaki hücrelerin oranını artırır. Bu sayede kişiye gün boyu enerji sağlar. Kansızlığı önlemenin yanı sıra stres, depresyon ve yorgunluğa da iyi gelir. 

Sindirim için bir mucize olan ballı su mideyi temizlerken bağırsaklarda toksin birikimini de önler. Bu sayede kabız ya da ishal gibi rahatsızlıkların yaşanmasını önler. Böbrekleri ve bezleri çalıştırarak vücutta sıvı dengesizliğinin yaşanmasını engeller. 

Sabahları tüketilen ballı su gün boyu abur cubur tüketmek isteğinizi azaltır. Tok tutma süresini artırarak kilo vermek isteyenler için fayda sağlar. Ballı su aynı zamanda beyindeki şeker sinyallerini de kontrol eder.

Yapılan araştırmalarda ballı suyun eklem ve kemiklerdeki kireçlenme ya da iltihaplanma gibi sağlık sorunlarının yaşanmasını önler. Bunun yanı sıra yaşanan ağrılarında şiddetini azaltır.

Kötü kolesterolü düşürmede etkili olan ballı su, damarların tıkanıklığını önleyerek kalp hastalıklarını ve kan dolaşım problemlerini engeller. Uzmanlar bu karışımın düzenli tüketilmesi gerektiğini tavsiye eder. 

Antibakteriyel ve antibiyotik özelliğe sahip olan bal, su ile şekeri hafifletildiğinde bağışıklık sistemindeki kötü serbest radikalleri temizleyerek bağışıklık sistemini güçlendirir.

Vücudun günlük ihtiyacı olan vitamin ve mineralleri yüzde 40 oranda sağlar. Bu sayede direnci artırarak cilt sağlığını da korur. Vücudun maruz kaldığı deformeleri kısa sürede yeniler. Erkenden yıpranmasını önleyerek ciltteki sinirlerin daha sağlıklı çalışmasını sağlar.

Solunumda yaşanan bronşit, astım ve kuru öksürük gibi rahatsızlıkların önüne geçer. Antibiyotik etkisi ile burada biriken iltihapları idrar yolu ile atar. 

CEVİZ VE BAL KARIŞIMI NE İŞE YARAR?

Bir kavanoz balın içerisine öğütülmüş 3 avuç içi kadar dolu ceviz koyup iki gün bekletin. Omega-3 yağ asidi bakımından zengin olan ceviz sinir ve bağışıklık sisteminin fonksiyonlarının sağlıklı çalışması için fayda sağlayan bir besindir. Unutkanlık, uykusuzluk, alzheimer ve konsantre için gerekli olan omega-3 yağ asidinin balla birleşimi etkiyi 3 katına çıkarıyor. Ayrıca bu karışım kas ve kemik sistemini de güçlendirir. Ayrıca mide asidini düzenler. Bağırsak florasalarının doğru çalışmasını sağlar. 

Akdeniz defnesinin yaprağının insan sağlığına faydaları olduğunu biliyor muydunuz? Her mevsim yeşil kalabilen yapraklar alternatif tıpta oldukça sık kullanılır. Peki defne yaprağının faydaları nelerdir? Defne yaprağı nerelerde kullanılır? Sizler için sık sık aktarcılarda karşımıza çıkan defne sabununun yapımında kullanılan defne yaprağı hakkında merak edilenleri sizler için araştırdık. Haberin detayında defne yaprağına dair merak edilen her şeyi bulabilirsiniz.

Akdeniz iklimine özgü yetişen Akdeniz defnesi, ağaç türü kendine has kokusuna sahiptir. Alternatif tıpta kullanılan ağacın yaprakları Türkiye ihracatında büyük paya sahiptir. Ağacın gövdesinin alt kısmı gri üst kısımları ise yeşil renktedir. Yaprak kısımlarından etrafa koku yayılır. Bu yaprakların en büyük düşmanı yaprak biti denilen bir böcek türüdür. Ülkemizde defne yaprağı kurutularak yemeklerde ve şerbet yapımlarında kullanılır. Faklı bir tat veren defne yaprağı salça yapımında da tercih edilir. Süs bitkisi olarak evlerde de yetiştirilen defne yaprağı, soğuk havaya karşı oldukça duyarlıdır. İçeriğindeki yağ maddelerinin de uçucu özelliğinden dolayı yemeklerde kullanılan sağlıklı yağlar arasında yer alır. Defne yaprağı antioksidan, analjezik, antienflamatuar ve antikonvulsant özelliklerine sahiptir. Özellikle kozmetik sektöründe kullanılan defne yaprağı, krem, sabun ve şampuan gibi kişisel bakım ürünlerinde ham maddesidir. Antik Yunan’da yaz kış hem yeşil kaldığından ölümsüzlük iksiri olarak görülür. Bu yüzden her şeyde kullanılırmış. 

DEFNE YAPRAĞININ FAYDALARI NELERDİR? DEFNE YAPRAĞI NERELERDE KULLANILIR?

Defne yaprağı üst solunum yolları hastalıkları için çayı yapılarak tüketilir. Yüksek analjezik özelliği olan defne yaprağı boğaz enfeksiyonuna neden olan hücreleri azaltır. Balgam söktürücü etkisi ile boğazları temizler. Bir bardak suyun içine 2 defne yaprağı atıp 5 dakika kaynatın. 1 dakika bekledikten sonra süzüp içerisine bir tatlı kaşığı bal ekleyip tüketiniz. 

Yüksek ateşlenemler esnasında 5 bardak suyun içerisine 10 tane defne yaprağı atıp kaynatın. Daha sonra soğuyan suya temiz bir bez parçasını bu suya batırıp göğüs, ense ya da alnınıza koyun yarım saatte bir değiştiriniz. 

Besin atıklarından kaynaklı böbreklerde oluşan taşların düşürülmesinde de defne yaprakları oldukça etkilidir. kaynar suyun içine 4 yaprak defne atıp kaynatın. Günde bir defa tüketin. Her gün bir bardak tüketilen bu çay zamanla taşların erimesine ve mesaneden çıkmasını sağlar.

10 defne yaprağını toz haline gelene kadar öğütünüz. Bu toza daha sonra üzerine yarım su bardağı sıcak su ekleyip karıştırın. Bu karışımı saç köklerinize sürüp bir saat bekleyin. Saç köklerini besleyen karışım deforme hücreleri iyileştirir. Saçta bit ay da kepek varsa kısa sürede bitmesini sağlar.

Yüksek antioksidan sayesinde vücudu serbest radikallerden arındırır. Bağışıklık sistemini güçlendirir. Hastalıklara karşı adeta vücutta kalkan görevi görür.

Folik asit vücudun olmazsa olmazıdır. Vücudun günlük ihtiyacı olan folik asit hücrelerin yenilenmesine yardımcı olur. Özellikle hamilelik süresinde alınması gereken bir maddedir. Bu madde kemik gelişiminde etkilidir. 100 gram defne yaprağı günlük folik asit ihtiyacını karşılar.

Yemeklerden sonra yaşanan mide ekşimesi gibi sindirim sorunları için 2 gram defne yaprağını yarım bardak su ile karıştırın. İçerisine toz halinde zencefil ekleyip kaynatın. 5 dakika sonra süzüp tüketin. Sindirim problemlerini sık sık yaşayan kişilerin günde iki defa tüketmesinde fayda var. 

Glukoz ve kolesterol seviyeleri düşürmede etkili olan defne yaprağı, hem şeker hastaları hem de kalp damar hastaları tüketebilir. 5 defne yaprağını bir bardak suda kaynatın. Sabah aç karna tüketin.

Ruhsal ve fiziksel rahatsızlıklara zemin hazırlayan magnezyum eksikliği hakkında merak edilenleri sizler için araştırdık. Peki magnezyumun vücuda faydaları nelerdir? Magnezyum eksikliğinin belirtileri nelerdir? Vücuttaki bazı eksik mineral ve vitamin ciddi sağlık sorunlarına davetiye çıkarır. Bunların başında da magnezyum minerali gelir. Bu yüzden haberin detayında magnezyum eksikliğine dair her şeyi bulabilirsiniz.

Bilim dilinde “Hipomagnezemi” olarak bilinen magnezyum eksikliği birçok sağlık sorununa neden olur. İnsan vücudu için önemli olan bu mineralin eksikliği bazı belirtilerle kendini gösterir. Enerji depolama ve metabolizma için önemli olan bu mineral vücuttaki asidi dengeler. Aynı zamanda kas ve kemik sistemi için de oldukça önemlidir. Magnezyum kalsiyum minerali ile beraber kemik ve kaslarda etkinlik gösterir. Kalsiyum kasın kasılmasını sağlarken magnezyum gevşemesinde yardımcı olur. Diş ve diş yapısında bulunan hücrelerin sağlığını fosfor maddesi ile beraber korur. Damar zarındaki elsatikiyetini ve kan basıncını düzene sokar. Böylece riskli hastalıkların yaşanmasını engeller. Bunların yanı sıra hücrelerin büyümesi ve yenilenmesini destekler. 

Özellikle sinir ve kas sistemi için gerekli olan magnezyumun önemi hakkında Central Hospital’dan Dahiliye Uzmanı Uzm. Dr. Ali Kemal Özkan açıklamalarda bulundu. Vücudun sağlıklı işleyişi için fayda sağlayan magnezyum sinir hücrelerinin elektriksel sinyallerinin doğru yapılması için gereklidir. Bu sinyaller hormonları bile olumlu etkiler. Hem fiziksel hem ruhsal hastalıkların ortaya çıkmasına sebep olan magnezyum eksikliğini gidermek için gün içerisinde magnezyum içerikli besinler tüketilmelidir.

MAGNEZYUMUN VÜCUDA FAYDALARI NELERDİR?

Beyindeki kortizol hormonu odaklanmak için kullanılır. Ancak bu hormonun yüksek olması vücudun diğer işlevleri açısından ciddi sağlık sorunlarına davetiye çıkarıyor. Bunların başında da stres gelir. Kortizonu beyinde dengeleyen en etkili vitamin ise magnezyumdur. 

Vücudun iç dengesi için kan düzeyinin normal seyretmesi gerekir. Ancak yanlış beslenme ve vücuda alınan gereksiz bazı besinler kan düzeyini olumsuz etkiler. Bu durumu dengede tutmak magnezyum maddesinin görevidir. 

Mutluluk hormonu, dengede kalması içinde magnezyum önemlidir. Magnezyumun yeterli miktarda olduğu bir vücutta depresyon ve kaygı bozukluğu gibi ruhsal rahatsızlıkların yaşanma olasılığı azalır.

MAGNEZYUM EKSİKLİĞİ BELİRTİLERİ

Yorgunluk ve yoğun stresli hissetmek,

Gün içerisinde enerji düşüklüğünde artış,

Sürekli sinirli ve asabi bir ruh hali,

Uyku problemleri,

Kötü kolesterol seviyesinde yükseklik,

Adet dönemlerindeki ağrıların daha şiddetli yaşanması,

Kalp çarpıntısı, ani tansiyon yükselmesi ve sık sık baş dönmesi,

Böbreklerde ve idrar yollarında taş kum oluşumu gibi belirtiler magnezyum eksikliğine işarettir. 

MAGNEZYUM BAKIMINDAN ZENGİN OLAN BESİNLER

150 gram Ispanak yaklaşık olarak 90 mili gram magnezyum içerir.

200 gram kabak çekirdeği günlük magnezyum ihtiyacının %80’ini karşılar. Ancak kabak çekirdeği yüksek kalori içerdiğinden dikkatli tüketilmelidir.

80 gram balık ortalama 60 mili gram magnezyum içermektedir.

125 gram haşlanmış yeşil fasulye günlük magnezyum ihtiyacının %7’sini karşılar. 

200 gram pirinç ortalama 60 milli gram magnezyum içermektedir. 

90 gram avokado yaklaşık olarak 35 milli gram magnezyum içerir.

80 gramlık muz 20 milli gram magnezyum içermektedir.

K vitamini, tiamin, riboflavin, demir, fosfor, potasyum ve bakır içeren soya fasulyesinin 80 gramı günlük magnezyum ihtiyacının %50’sini karşılar.

150 gram süt yaklaşık 20 milli gram magnezyum içerir. 

1 avuç ay çekirdeği günlük magnezyum ihtiyacının %10’unu karşılar. 

150 gram bitter çikolata yaklaşık olarak 450 milli gram magnezyum içermektedir.

MAGNEZYUM EKSİKLİĞİ TEDAVİSİ

Uzman kontrolü olmadan magnezyum eksikliği ilaç takviyesi ile giderilmemelidir. Aksi halde ishal huzursuzluk, vücut ısısında büyük değişiklik, sürekli uyku isteği gibi durumlara neden olur. an testi ile magnezyum eksikliği ortaya çıkar. Aynı zamanda idrar testi de yapılması gerekir. Daha sonra uzman takviye miktarını ilaçlarla ya da doğal yolla belirler.

Kas sisteminde ciddi anlamda meydana gelen deforme sonucu ALS hastalığının ortaya çıktığını biliyor muydunuz? Vücudun hareketlerini zorlaştıran zamanla ise tamamen kullanışlı hale getiren ALS hakkında merak edilenleri sizler için araştırdık. Peki ALS hastalığı nedir? ALS hastalığının belirtileri ve tedavi yöntemleri nelerdir? Haberin detayında ALS hastalığına dair her şeyi bulabilirsiniz.

Amyotrofik Lateral Skleroz hastalığının kısaltılmış hali ALS’dir. ALS bir kas sistemi hastalığıdır. Kas sistemi vücudumuzdaki kemiklerin zarar görmeden hareket etmemizi sağlar. Çiğneme öğütme, yürüme, tutma, konuşma, yürüme gibi daha birçok fonksiyonun işlevselliğini arttıran kas sistemindeki en ufak bir hasar tüm bu durumu olumsuz etkiler. Kas sisteminde kimyasal, sinirsel, gen ve bağışıklık bozukluklardan kaynaklı yaşanan erime ALS hastalığının ortaya çıkmasına neden olur. Hastalık kalıtsal olarak da görülür. Ail öyküsünde olan kas sistemindeki bozukluk çocuğa geçer. Bu nesillere aktarılır. Faydalı olarak aldığımız bazı vitamin ve minerallerin vücudumuzda anormal işleyişi hücrelere zarar vererek mutasyon bozukluğuna neden olur. Bilimsel açıklamanın yanı sıra halk dilinde hastalık beyin ve omur ilik arasındaki sinir hücrelerinin kaslara komut vermemesi kasların çeşitli sebeplerden dolayı zayıflaması gibi sorunlardan dolayı yaşanır. Hastalık her yaş her cinsiyette görülür. Kadınlara oranla erkeklerde daha fazla görülür. Ünlü evrenbilimci ve fizikçi Stephen Hawking bu hastalığa yakalanmıştı. Hawking ile tüm dünya bu hastalığı daha ayrıntılı tanıdı. Ayrıca ünlü fizikçinin hastalık karşısındaki direnci ve savaşı birçok insana ilham olmuştu. 

ALS BELİRTİLERİ NELERDİR?

Yürürken el ayak senkronun bozuk olması,

Kavramada zayıflık,

Konuşma sırasında çene hareketlerini kontrol edememe,

Yutkunma esnasında zorlanma, 

Hareketlerde güçlük çekme,

Çok sık yorulma,

Konuşurken kelime yutma,

Kaslarda ağrılı kramplar 

Kemiklerin hassaslaşması gibi durumlar ALS hastalığının belirtileri arasında yer alır.

ALS TANISI NASIL KONULUR?

Gözle görülür belirtiler sonrası bir uzmana başvurulur. Ancak bazı belirtiler başka hastalıklarında habercisi olabileceğinden uzman bazı testler yapar. Elektromiyogram ile sinir hücreleri kontrol edilir. Vücuttaki elektrik manyetik dengesizliği sinirleri de etkiler. Bu yüzden bu testten sinirler ölçülür. Sonra sinirlerin iletim seviyesi ölçülür. İğneyle belden girilip omurilikten sıvı alınır. Kasların ne kadar hasar aldığı bu testle ortaya çıkarılmaya çalışılır. Ayrıca kas  biyopsisi yapılır.

ALS TEDAVİ YÖNTEMLERİ NELERDİR?

Bu hastalığın vücutta neden olduğu hasar tamamen ortada kaldırılacak bir tedavi henüz geliştirilemedi. Ancak hastalığın neden olduğu durumların şiddeti azaltılır. Çok iyi eğitilmiş uzman doktorlar bu konuda müdahale etmelidir. Aksi halde yanlış bir tedavi yöntemi hastalığın şiddetini de artırabilir. Hastalık fiziksel, rehabilitasyon, konuşma terapisi, beslenme takviyeleri ve psikolojik destekler verilerek hasta doğal yaşantısına devam etmesi sağlanır.

Yaz aylarının vazgeçilmez lezzeti olan mısırın genel olarak insan sağlığına birçok faydası bulunmaktadır. Peki mısırın faydaları nelerdir? Haşlanmış mısırın suyu içilir mi? Haşlanmış mısırına her sokakta rastlamak mümkündür. Özellikle Asya ülkelerinden biri olan Güney Kore’de bol tüketilen mısırın sadece haşlanması yenmez aynı zamanda haşlamadan elde edilen suyu da içerler. Enerji veren ve lif bakımından zengin olduğundan metabolizmayı düzenleyen mısır hakkında her şeyi haberin detayında bulabilirsiniz.

Haşlanmış, patlamış ve baharatlı olarak kullanılan mısır, salata, yemek ve çerez olarak tüketilir. Meksika ve Orta Amerika’da yetişen zamanla tüm dünyaya yayılan mısır sadece yiyecek olarak değil aynı zamanda cilt bakımında ya da tıbbı tedavide kullanılır. Anadolu’ya gelen mısır ise kurutulup ufalandıktan sonra un olarak da üretime başlandı. Sadece mısır değil etrafındaki bitki ve sapları da insan sağlığına faydası vardır. Lisin ve triptofan gibi maddeler protein etkisi yapar. Ayrıca içeriğinde lif ve aminoasit gibi insan sağlığına destek veren vitamin ve mineraller vardır. Ülkemizde şuan en çok Karadeniz ülkesinde yetiştirilip tüketilen mısırın yağı da çıkartılarak kullanılır. Her anlamda kullanılan ve tüketilen mısır hakkında bilmeniz gereken tüm faydaları sizler için derledik.

HAŞLANMIŞ MISIR SUYU İÇİLİR Mİ?

Güney Kore insanının sağlıklı olduğu hemen hemen herkes tarafından biliniyor. Abur cubur tüketiminde en alt sıralarda yer alan Koreliler bu ihtiyaçlarını doğal yollarla gideriyorlar. Bunlardan biride mısırdır. Kahvaltıdan önce mısır tanelerini kaynatıp bir bardak olarak hem suyu hem taneleri tüketen Koreliler, metabolizmayı hızlandırdığı yönünde açıklamalarda bulundu. Aynı zamanda mısır haşlaması suyu, sindirim sistemini temizler. Bağırsak parazitlerini azaltır. Mide asidini dengeleyerek, ülser ve reflü gibi hastalıkları önler. 

MISIRIN FAYDALARI NELERDİR?

Karaciğer vücuttaki tüm yağları toplayıp atmaya yarayan organdır. Aynı zamanda bu organ kolesterol seviyesinde de etkilidir. Karaciğerin çalışmaması durumunda yağların vücuttan atılmaması kötü kolesterol seviyesinin yükselmesine zemin hazırlar. Bu da çok ciddi kalp ve damar hastalıklarına neden olur. Mısır içerdiği doymamış yağ sayesinde bu yağ oranını dengeleyerek kötü kolesterolün yükselmesini engeller.

Bir bardak mısırın içerisinde yaklaşık 30 gram karbonhidrat bulunmaktadır. Bu karbonhidrat vücudun ihtiyacı olan enerjinin yüzde 80’ini karşılar. Aynı zamanda karbonhidrat beyin ve sinir hücreleri için oldukça etkilidir. Uzmanlar spor yapanlar için performanslarını artırmak amaçlı günde bir tane haşlanmış mısır tüketimini öneriyor.

Demir eksikliği kansızlığa neden olur. Aynı zamanda B12 ve folik asit gibi maddelerin eksikliği de zamanda kansızlık yani ameni gibi ciddi hastalığa sebebiyet verir. B12 bakımından zengin olan mısır kandaki hücreleri yenileyerek kansızlığın yaşanma riskini azaltır.

İçerdiği çözünebilir lifler sayesinde sindirimi kolaylaştıran mısır yaşam kalitesini etkileyen kabızlık gibi hastalıkların yaşanma oranını düşürür. Bağırsakların daha sağlıklı çalışmasını destekleyen mısır, iltihap bağırsak sendromunu önler. Uzmanlar bağırsakları hızlı çalışan kişilerin mısır tüketirken daha dikkatli olmaları gerektiğini vurguluyor.

Göz sağlığı için en etkili maddeler beta-karoten ve A vitaminidir. Bunlar sayesinde korneada herhangi bir incelme ya da deforme meydana gelmez. Ancak bazı nedenlerden ötürü azalan bu iki madde sonucunda ciddi göz hastalıkları yaşanır. Bu iki madde bakımından doğa da en zengin besinler arasında yer alan mısır düzenli tüketildiğinde bu gibi durumların yaşanma riskini düşürür.

Yapılan araştırmalara göre mısır vücutta gezen serbest radikalli hücrelerin oranını azaltır. Bu etkisi sayesinde DNA’nın yapısını korur. Böylece tümörlü hücrelerinde oluşma olasılığını düşürerek kanseri önler. Meme ve karaciğeri gibi kanserlerde oldukça etkilidir.

Beyin hücrelerinin sağlığı için faydalı olan timin bakımından da zengin olan mısır, güçlü bir hafıza ile ileri yaşlarda yaşanma ihtimali olan alzheimer gibi hastalıkların yaşanma riskini azaltır.

Kilo vermede yardımcı olduğu kadar kilo almada da fayda sağlayan mısırı diyetisyenler önermeden tüketilmesi uygun olmaz. Çünkü her insanın metabolizma yaşı oldukça farklıdır.

Üretimi ve tüketimi eski yıllara dayanan acı biberin insan sağlığına birçok faydası olduğunu biliyor muydunuz? Peki acı biberin faydaları nelerdir? Düzenli acı biber tüketirseniz ne olur? Kimilerinin korkulu rüyası kimilerin ise severek tükettiği acı biber hakkında merak edilenleri sizler için araştırdık. Haberin detayında acı bibere dair her şeyi bulabilirsiniz.

Ülkemizde Güneydoğu Anadolu mutfaklarında sıklıkla kullanılan acı biberin tüketimi M.Ö önceki yıllara kadar dayanıyor. En acı biber ise Amerika kökenlidir. Cin biberi olarak da geçen acı biber Amerika’dan Avrupa’ya yayılması ile İspanyol mutfağının ham maddesi haline geldi. Hemen hemen her  soslarında ve yemeklerinde kullanılan acı biberi alternatif tıpta sıklıkla kullanılmıştır. Dünya üzerinde farklı yetiştirilen ve farklı tüketilen acı biber ilaç sektöründe de ham madde olarak yer alır. Biberin acı olmasındaki en etkin madde capsaicindir. Bu madde aynı zamanda C vitamini özelliği görür. Aynı zamanda yüksek lif kaynağı olan acı biber, doğal bir mucizedir. Vücudu adeta yenileyen acı biber aşırı tüketildiğinde tahribata da neden olur. Araştırmalara konu olan acı biberin hücreleri yenilediği fark edilmiştir. Bu da biberin kanser tedavilerinde etkili olup olmadığı yönünde araştırmalar yapılmasına sebebiyet verdi. Tüm araştırmaların sonucunda acı biberin insan vücudunu yenilediği kanıtlandı. Uzmanlar her hangi bir sindirim problemi olmadıkça düzenli tüketildiğinde acı biberin vücudu tüm hastalıklara karşı koruduğunu vurguluyor. 

ACI BİBERİN FAYDALARI NELERDİR?

Capsaicin maddesi beyindeki endorfin salgılamasına bu da mutluluk hormonunun çoğalmasına neden olur. Gün içerisinde iş ortamı, beslenme ve sağlıksız yaşam koşulları stres ve yorgunluk gibi hem ruhsal ve fiziksel sorunlara zemin hazırlar. Acı biber bu gibi sorunların ortaya çıkmamasını sağlar.

Yüksek antioksidan içeren acı biber vücudu tüm toksinlerden arındırır. Bağışıklık sistemini güçlendirir. Turunçgillerin sağladığı C vitaminin iki katını tek seferde karşılar. Özellikle kış aylarında ve mevsim geçişlerinde vücudun mekanizma sistemini güçlendirir.

Kan dolaşımındaki aksaklık tüm vücudu olumsuz etkiler. Kalp krizi, damar tıkanıklığı, diyabet gibi ciddi hastalıklara zemin hazırlayan kan dolaşımındaki hasarı önlemede de etkili olan acı biber kanın incelmesini destekleyerek. Pıhtılaşmasını önler. Kolesterol ve şekeri düşürür. Kan akışı aynı zamanda kan basıncını da düzenleyerek tansiyonu engeller.

Sinüs kanalları enfeksiyonlu hücrelerin çoğalması için ideal yerlerdir. Burada artan enfeksiyonlu hücreler, burun, kulak ve boğaz hastalıklarına neden olur. Acı biber içerdiği antioksidan sayesinde sinüs kanallarını temizleyerek hastalıklara sebebiyet verecek durumları ortadan kaldırır.

Acı biber sindirim sistemi özellikle kabızlık hastalığına karşı olumlu bir etkisi vardır. Bağırsakların çalışmasını destekleyerek sindirimi kolaylaştırır. 

Vücuttaki asit oranını dengeler. Özellikle ürik asidin artışını engelleyerek romatizma ve kemik hastalıklarını önler. 

Kadınlarda daha sık rastlanan topuk dikeni hakkında merak ettiklerinizi sizler için araştırdık. Yaşam kalitesini kötü etkileyen topuk dikeni ayak kemiğinden dolayı ortaya çıkar. Peki topuk dikeni nedir? Topuk dikeni neden olur? Topuk dikeninin belirtileri nelerdir? Topuk dikeni tedavisi nasıl yapılır? Topuk dikenine iyi gelen kürler hangileridir? Sizler için tüm bu soruların yanıtlarını haberimizin detayında bulabilirsiniz.

Sık yaşanan ayak hastalıklarından biri olan topuk dikeni, kemiklerdeki kalsiyumun kemiğin en al kısmında birikmesi ile ortaya çıkar. Bu sert çıkıntı ayağın fonksiyonunun bozar. Genellikle hastalar bıçak batması olarak tabir ettikleri topuz dikeni, tabanı sert ve uzun süre kullanılan ayakkabılardan dolayı yaşanır. Yumuşak dokuların, kasların ve plantar fasyanın kronik olarak gerilmesi buraya yapılan baskı ile yırtılmasından kaynaklı iltihap birikir. Kemik bu birikimle zivrilerek tabana basar. Bileği zorlayan topuk dikeni yürümeyi ve yere basmayı engeller. Kemikleri deformasyona uğratır. Bu hastalıkta erken tedavi oldukça önemlidir. Aksi hale uzuv kaybına bile neden olabilir. Hastalık genellikle uzun koşu ve atlama yapan sporcularda görülür. Topuk dikeni erkeklere oranla kadınlarda daha sık görülür.

TOPUK DİKENİ NEDEN OLUR?

Ayaktaki sinirleri deforme edecek yürüyüş bozuklukları

Sert yüzeylere uzun süre basma 

Kemer desteksiz tabanları rahatsız edici ayakkabılar

Ayaklara ve bileğine baskı yapacak kadar kilolu olma

Uzun süre ayakta kalma

Yanlış ayak egzersizleri yapma

Düz taban ya da topuk eğriliği gibi hastalıklar

Kalsiyumun vücutta düzensiz emilmesi 

TOPUK DİKENİNİN BELİRTİLERİ NELERDİR?

Sabahları ayak tabanında ve bileğinde şiddetli ağrı,

Yürürken ayakta batma hissinin olması,

Topukta sıklıkla yanma şikayeti yaşanması,

Dizlere kadar kemiklerin ağrıması,

Yürümekte zorlanma,

Ayak bileğinde ödem gibi şişliklerin ortaya çıkması gibi belirtilerle kendini gösterir.

TOPUK DİKENİ TEDAVİSİ NASIL YAPILIR?

Belirtiler kendini gösterdikten sonra bir ortopedi uzmanına başvurulur. Gözle görülebilir bir çıkıntı olmasına rağmen farklı bir durum olup olmadığına bakmak için uzman doktor röntgen çeker. Kemiğin sinirlere ciddi hasra vermesinden dolayı yaşanan his kaybını yeniden yerine getirilmesi için nöral terapi yapılır. Bu terapide sinir ağının incelmiş alanlarına lokal anestetik enjeksiyonlar yapılır. Daha sonra hasarlı dokuları iyileştirmek için proliferant solisyon enjekte edilir. Son olarak fizik tedavi ile süreç sonlandırılır.

TOPUK DİKENİ TEDAVİSİ SIRASINDA DİKKAT EDİLMESİ GEREKENLER

Topuk dikeni tedavisi sırasında tabanı yumuşak ayakkabı ya da terlikler tercih edilmelidir. 

Topuz dikeni tedavi sürecinde ilk önce cerrahi yöntem önerilse de aşamalı olan tedavinin uygulanması daha sağlıklıdır.

Ağırının artığı noktaya ağrı kesici yapılmalıdır.

Bu süreçte beslenmeye dikkat edilmelidir.

Kilolu bir kişide çıkan topuk dikeni için kişinin tedavi sürecinde kilo vermesi de gerekir. Çünkü vücut ağırlığı artıkça topuk dikeninin iyileşme olasılığı azalır.

Masaj ve buz kompresi yapılarak da ağrının şiddeti azaltılabilir. Ayrıca yürürken topuğun yerle teması aza indirgenmelidir. 

TOPUK DİKENİNE İYİ GELEN KÜRLER 

Sülfat bakımından zengin olan epsom tuzu, topuk dikenindeki iltihaplanmayı azaltmada etkilidir. Bir kova sıcak suya epsom tuzu ekleyin. İçerisine ayaklarınızı koyup masaj yapınız. Bu uygulamayı her gün 1 saat yapınız.

Biberiye ve lavanta gibi iki antioksidan bakımından zengin yağ topuk dikeninin neden olduğu ağrıyı azaltır. Topuğun olduğu kısma masaj yaparak yağları uygulayabilirsiniz.

Kalsiyumun topukta birikmemesi için etkili olan elma sirkesini ılık bir suya ekleyiniz. Hazırladığınız karışıma temiz bir havlu batırıp topuk dikenin olduğu bölgeye koyun ve bekleyin her 10 dakikada bir değiştiriniz.

Karbonattın antiinflamatuar etkisi sayesinde topuk dikenin ağrısı azaltılabilir. Bir tatlı kaşığı karbonat ile yarım tatlı kaşığı ılık suyu karıştırın topuk dikenin olduğu yere masaj yaparak sürün. 

2 yemek kaşığı siyah üzüm ile iki yemek kaşığı acı pul biberi bir havanda iyice eziniz. Karışıma biraz zeytin yağı ekleyip gece yatmadan ayağınıza sürüp gazlı bezle kapatınız. Her gece bu uygulamayı yapabilirsiniz. 

Bazı meyve ve sebzelerin kırmızı renginin neden oluştuğunu biliyor musunuz? Peki likopen nedir ve hangi besinlerde bulunur? Likopenin faydaları nelerdir? Likopen insan vücudunun ihtiyaç duyduğu bir elementtir. Özellikle toksin atarken ve göz sağlığı için gerekli olan beta karoten ve antioksidan bakımından zengin olan likopen hakkında merak edilenleri sizler için araştırdık. Haberin detayında likopene dair her şeyi bulabilirsiniz.

Besinlere kırmızı renk veren likopen maddesi güçlü bir antioksidan özelliğine sahiptir. Pembe ve kırmızı renkleri sağlayan bir pigmenttir. Günlük hayatta tükettiğimiz domateste oldukça çok bulunan bu madde özellikle kansere karşı vücudu korur. Vücudun kendini yenilemesi için gerekli olan antioksidanları sağlayan likopen günlük tüketilmesi gereken bir maddedir. Bazı besinlerle vücutta biriken serbest radikaller organların komplikasyonlarını bozar. Bu durum ciddi hastalıklara davetiye çıkarır. Serbest radikalleri temizlemek için vücudun antioksidana ihtiyacı vardır. Likopneli besinler bu bakımdan iddialı besinlerdir. Likopen aynı zamanda boya sanayisinde kullanılan bir maddedir. Likopenin en güçlüsü kırmızıdan pembeye doğru gider. 

HANGİ BESİNLERDE LİKOPEN BULUNUR?

DOMATES

Likopen bakımından en zengin  besin domatesdir. Yapılan araştırmalarda 3 çiğ domates, günlük vücudun ihtiyacı olan antioksidanı sağlar. Domates kalp ve damar hastalıklarını  önler. Cildi yeniler. Eski çağlardan beri yaşlanmayı önleyen mucize besin olarak bakılır.

KARPUZ

Doğadaki en güçlü sulu besindir. İki dilim karpuz vücudun ihtiyacı olan günlük vücudun yüzde 30’unu karşılar. Likopen domatese oranla karpuzda daha az bulunur. Bunun nedeni de karpuzun domatese göre daha açık renkte olmasından kaynaklanır. 

KUŞBURNU

Likopeni yüksektir. Enfeksiyon oluşumunu önleyerek daha önce enfeksiyonun neden olduğu hasarları önler. Kan şekerini ve basıncını dengeler. Yapılan araştırmalarda kuşburnu Bağırsaklardaki kurtçukların dökülmesinde ve mesanede kum oluşmasını engeller.

GREYFURT

Acımsı bir tada sahip olan greyfurt, antioksidan ve lif bakımından zengindir. C vitamini bakımından güçlü olan greyfurt, bağışıklık sisteminin hastalıklara karşı direncini artırır.

LİKOPENİN FAYDALARI NELERDİR?

Sağlıksız beslenme, havasız ortam ve yoğun çalışma hormonları dengesizleştirir. Bu durum oksidatif stresine neden olur. Stres artıkça bağışıklık azalır. Bazı hastalıklara davetiye çıkarır. Ancak likopenli besinler bu durumu azaltarak vücudun enerjisini artırır. 

Damarların daralması ve tıkanması kalp ve kan hastalıklarına zemin hazırlar. Vücut kendiliğinden antioksidan üretmediğinden besinler aracılığı ile vücuda antioksidan alarak damarları temizler.

Sinir sistemindeki hasar ileri yaşlarda unutkanlığa ve alzheimer gibi hastalıkların yaşanmasını sağlar. Ancak likopenli besinler sinirleri onarır. Böylece hem sinir sitemini güçlendirir hem ruhsal hastalıkları önler.

Ürik asit artığında kemik ve kas ağrıları olumsuz etkilenir. Likopenli besinler bu asidin oranını azaltır. 

Likopenli besinler aynı zamanda sıvı oranları da fazladır. Hem antioksidan hem sıvı oranı yüksek olan bu besinler cildin yenilenmesini sağlarken sağlıklı hücrelerin sayısını da artırır.