Şunun için etiket arşivi: SAĞLIK haberleri

Yemeklerin vazgeçilmezi olan tuz hakkında merak edilenleri sizler için derledik. Hemen hemen herkes tuzun zararlı olduğunu biliyor ancak yeterli miktarda tüketilmesi gereken tuzun insan sağlığına birçok faydası vardır. Peki tuzun bilinmeyen faydaları nelerdir? Kaç çeşit tuz vardır ve nerelerde kullanılır? Basit bir kimyasal birleşimden oluşan tuza dair her şeyi haberi detayında bulabilirsiniz.

Tuz, suyun buharlaşması sonucu oluşan beyaz ve kokusuz kristallere denir. Doğa en yüksek miktarda sodyum içeren besin tuzdur. Aynı zamanda kalsiyum, potasyum, çinko ve bakır barındırır. Sofralar da kullanılan ve bitkisel tedavi de kullanılan tuz farklı yapılara sahiptir. Ayrıca her tuz tüketilmez sofralarda yemeklere lezzet katan tuzlar işlenmiş tuzlardır. Çünkü tuzun içerdiği maddelerin oranları yüksek olduğundan insan vücuduna zarar verebilir. Bu yüzden tuzun faydalarından yararlanmak için tüketim miktarına da dikkat edilmelidir. Eski çağlardan beridir besinleri muhafaza etmede kullanılır. Tarih boyunca ticarette ciddi payı olan tuz insanlar dahil doğada bulunana diğer tüm canlılar için fayda sağlar. Besin maddesi olarak geçen tuz, dericilikte, hayvan yetiştiriciliğinde ve su yumuşatma sistemlerinin yanı sıra kimya sanayinde ham madde olarak kullanılır. Ülkemiz tuz bakımından zengindir. Hem deniz hem göllerden elde edilen tuz alternatif tıpta ilaç olarak da yerini alır. 

TUZUN BİLİNMEYEN FAYDALARI NELERDİR?

Yapılan araştırmalarda vücuttaki tuz yapısının az olması kronik hastalıklara neden olabileceği ortaya çıktı. Bu yüzden kişiler vücutlarındaki oranları bilerek besinleri tüketmeleri gerekir. Örneğin kalp rahatsızlığı olan ve tansiyonu düşük olan bir kişinin tuz tüketmesi gerekir. Ancak yüksek tansiyona sahip kişiler tuzdan uzak durmaları konusunda uzmanlar uyarır.

Solunum yolu hastaları tuz tüketerek zararlı bakteri sayısını azaltabilir. Ayrıca tuz sinüs kanalını açar ve bronş tıkanıklığını giderir.

Kandaki şekerden dolayı artan insülin değerlerini düşürmede yardımcı olan tuz diyabet hastalarının rahatlıkla tüketebileceği besinler arasındadır. 

Sindirimi kolaylaştırmanın en ideal yolu tükürük bezlerindeki salınımı artırmaktır. Bu salınımı en sağlıklı artıran besin ise tuzdur. Tuz tükürük bezlerindeki sıvı oranını artırır ayrıca zararlı bakterileri azaltarak tükürüğün saf asidini korur.

Tuz eksikliği aşırı balgam üretimine neden olur. Bu da uyurken salya akıntısına sebebiyet verir. Yatmadan önce tuzlu su tüketmek serotinin hormonunu dengeleyerek stres gibi ruhsal durumların yaşanma oranını azaltır. Ayrıca uyku problemi yaşayan kişilerinde yatmadan içmesi uykuyu düzenler.

Anti viral özellikli tuz bağışıklık sistemindeki zararlı bakterileri azaltır. Böylece güçlenen bağışıklık sistemi virüslerle daha iyi savaşır.

İçerisindeki kalsiyum miktarı kemiklerin güçlenmesinde en etkili besinlerden biridir. Kas ve sinirdeki asit seviyesini de dengeleyerek ödem gibi rahatsızlıkların riskini azaltır.

Tuz; egzama göz hastalıkları, saç dökülmesi, aşırı terleme gibi kemik hastalıkları doğal tedavi yöntemlerinde kullanılır.

KAÇ ÇEŞİT TUZ VARDIR VE NERELERDE KULLANILIR?

DENİZ TUZU

Deniz suyunun buharlaşma noktalarının artması sonucu toksinlenmenin kristalleşmesi ile oluşur. Yüksek derecede sodyum içerir. Çok fazla sodyum içerdiğinden insan vücuduna direk alınmaz. Sodyum hormon bozukluğu ve kan basıncında artışa neden olur. Bu tuz türü genellikle alternatif tıpta kullanılır. Bazende su ile seyreltilerek tüketilir. Deniz tuzundan banyo suyuna eklediğinizde cildinizdeki tüm gözenekleri açarak kir birikmesini engeller. Aynı zamanda bazı cilt hastalıklarını da önler. Saç köklerini güçlendirir. 

YEMEKLİK TUZ 

Bu tuz türü genellikle göllerden çıkarılan sodyum oranı az tuzlardır. Bu tuzlar bazı aşamalardan geçerek kullanılır. İyotlu diye geçen göl tuzları, tiroid bezlerinin daha sağlıklı çalışmasını destekler. İyot tuzu en sağlıklı tuz olarak Sağlık Bakanlığı tarafından da onaylanmıştır. Limon ve sıcak su ile karıştırıldığında boğazlardaki enfeksiyonu temizlemede etkilidir.

HİMALAYA TUZU

En saf tuz türlerinden biridir. Mineral bakımından oldukça güçlüdür. Himalaya genellikle masaj yaparken kullanılır. Rahatlatma özelliği olan tuzun, ısı tutma özelliği bulunur. Beyaz, pembe ve açık kahve renkli taşlardan olan bu tuz dekoratif amaçlı da yararlanılır.

KAYA TUZU

En iri tuzdur, İçeriğindeki birleşenler diğerlerine oranla daha fazladır. Kaya tuzu özellikle kemik erimesi gibi hastalıkları önlemede fayda sağlar. Yapılan bazı araştırmalarda kaya tuzu kanserli hücrelerin sayısını azalttığı gözlemlenmiştir. Kaya tuzu mutfaklarda genelikle salamura turşu yapımı gibi yöntemlerde kullanılır. Besinlerin uzun süre muhafaza edilmesini sağlar. 

EPSOM TUZU

Güçlü bir antioksidan olan epsom tuzu yüzyıllardır kullanılan bir tuz çeşididir. Epsom tuzu cilt hastalıklarının yanı sıra vücutta ödem birikmesini de engeller. İçerdiği sülfat ve magnezyum sayesinde kandaki insülinü dengede tutar. Kan basıncını azaltarak yüksek tansiyonu engeller. 

FAZLA TUZUN ZARARLARI NELERDİR?

Kan basıncını artırır. 

Yeterli tüketildiğinde kalp için bir mucize olan tuz fazla tüketildiğinde kalbin durmasına bile neden olur.

Yüksek tuz aşırı kalsiyum aşınmasına neden olur ve kemik kaybı yaşanır. 

Fazla sodyum sinir sisteminin çökmesine sebebiyet verir.

  Hormonların dengesini bozar.

Böbrek üstü bezleri kurutarak, fonksiyonlarını yitirmesine yol açar.

Fazla sodyum ayrıca vücudun sıvı oranını de bozar.

Kısırın ve salataların vazgeçilmez lezzeti olan yeşil soğanın insan sağlığına birçok faydası olduğunu biliyor muydunuz? Peki yeşil soğanın faydaları nedir? Yeşil soğan hangi hastalıklara iyi gelir? Sizler için soğan ailesine ait olan yeşil soğan hakkında merak edilenleri araştırdık. Haberin detayında yeşil soğana dair her şeyi bulabilirsiniz.

Uzak Doğu ülkelerinde aşırı tüketilen yeşil soğanın insan sağlığın inanılmaz faydaları vardır. Mutfakların vazgeçilmezi olan yeşil soğan hem çiğ hem pişirilmiş tüketilebilir. Kuru soğanın toprağın yüzeyine çıkardığı ve gelişimini tamamladığı besin yeşil soğandır. Uzak Doğu’da alternatif tıpta kullanılan yeşil soğanın vücuttaki tüm iltihabı atma gibi güçlü bir özelliği vardır. Beyaz kısmından ucuna kadar tüketilebilen yeşil soğan yetişme şekli olarak topraktan toprağa değişmektedir. Asya ülkelerinde yetişen soğan pırasa gibi kalın ve geniş olurken ülkemizdeki yeşil soğanlar daha ince ve yumuşaktır. Zengin bir vitamin ve mineral değerlerine sahiptir. İçeriğinde A, C ve beta karoten yüksek miktarda barındırmaktadır. 

YEŞİL SOĞANIN BESİN DEĞERLERİ

100 gramlık yeşil soğanın;

Kalori / 34 

Karbonhidrat  / 4 gram

Lif / 1.8 gram

Protein / 1.10 gram

Yağ / 0.2 gram

Kolesterol / 0 miligram

Sodyum / 17 miligram

Potasyum / 212 gram

YEŞİL SOĞANIN FAYDALARI NELERDİR? HANGİ HASTALIKLARA İYİ GELİR?

Kaynatılıp tüketildiğinde sindirim problemlerini azaltır. Ayrıca vücutta biriken toksinleri idrar yolu ile atar. 

İltihap birikimini önler. Özellikle ürik asit nedeniyle kas ve kemik aralarında biriken iltihaplı ödemi vücuttan kolayca atmaya yardımcı olur. Ödem oluşumunu önler.

Vücudu temizlediğinden bağışıklık sistemini güçlendirir. Hastalıklara karşı sağlıklı hücre sayısını artırır.

Balgam söktürücüdür. Boğazı temizlemede etkilidir. Ağır bir kokusu olmasına rağmen boğaz ve yemek borusuna kadar olan kısımdaki hücreleri yenilenmesini sağlar. Kanserli hücre oluşumuna zemin hazırlayacak ortamı engeller. Akciğerlerdeki iltihabı temizler. Astım krizlerine karşı doğal ilaçtır.

İçerdiği A vitamini sayesinde göz için havuç kadar etkili besindir. Göz içerisindeki vitamin ve sıvı oranlarını dengeler.

Düşük kolesterol içerdiğinden uzmanların kalp hastaları için önerdiği bir besindir. Yapılan bazı araştırmalarda özellikle genç yaştaki kalp krizini engellediği ortaya çıkarılmıştır.

Kandaki şeker seviyesini dengede tutar.

Mide duvarını güçlendirerek hastalıkların yaşanmasını önler. Ancak mide hastalığı olanların fazla tüketilmesi önerilmez. 

Besin atıklarından ve sıvı oranının azlığı nedeniyle böbreklerde taş ve kum oluşumu ortaya çıkar. Ancak yeşil soğan hem içerdiği yüksek çözücü mineraller sayesinde hem de sıvı oranı yüksek olduğundan taş ağrılarına iyi gelir. Uzmanlar taş düşüren kişilerin günde bir bardak yeşil soğan suyu tüketmelerini öneriyor.

Çeşitli nedenlerden ötürü bağırsaklarda kurtçuk ya da solucanlar oluşur. Bu da ciddi rahatsızlıklara zemin hazırlar. Bir bardak yeşil soğan suyu solucanların vücuttan atılmasına yardımcı olan güçlü bir besindir.

Yeşil soğan aynı zamanda cilde ve saçlar da oldukça fayda sağlar. 

YEŞİL SOĞAN SUYU NASIL HAZIRLANIR?

Bir demet yeşil soğanı iyice temizleyip ortadan ikiye bölün. Bir tencereye koyup üzerini geçecek kadar su ekleyin kaynatın. İyice suya salan yeşil soğanları cildinizde her hangi bir hasar varsa ya da diz ağrınız varsa üzerine koyup streçleyin yarım saat bekletin. Suyunu ise kaldırın rahatsızlık esnasında bir bardak tüketin. Ödem problemi olanlar uzmanlarına danışarak her sabah tüketebilirler. 

Menengiç ağacında yetişen çitlembik meyvesinin insan sağlığın faydaları olduğunu biliyor muydunuz? Peki çitlembik meyvesinin faydaları nelerdir? Çitlembik yağı ne işe yarar? Popülerliği günümüzde giderek artan çitlembik meyvesi yüzyıllardır alternatif tıpta kullanılır. Hayvanların en sevdiği yabani meyvelerden olan çitlembik hakkında merak edilenleri sizler için derledik. Haberin detayında çitlembik ve nasıl kullanılmasına dair her şeyi bulabilirsiniz.

Akdeniz ve Batı Asya anavatanı olan Menengiç ağacında yetişen çitlembik,  kireçli ve killi toprağın olduğu her yerde rahatlıkla yetiştirilebilir. Bu sayede ülkemizde kıyı şeridinde ve Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nde rahat yetiştirilir. Bazı yörelerde meyvesi çitlembik olarak adlandırılırken bazı yöreler ise ağacın adı olan menengiç diye bilinir. Ayrıca çedene, çıtlık, meniş, menekiş, çöğre gibi isimleri de vardır. Uçucu yağ özelliği olduğundan sağlıklı yağlar içinde yer alır. Menengiç ağacının tohumu, yaprakları, meyvesi, kökü ve kabukları ayrı ayrı insan sağlığına fayda sağlar. Eski çağlarda beri alternatif tıpta ilaç amaçlı kullanılan çitlembik, salata, turşu ve baharat olarak da mutfaklarda tüketilir. Hoş kokusu ile gıda sanayisinde kullanılır. Meyveleri kurutularak kahve yapılır. Yağından ise bıttım sabunu denilen yöresel ve doğal sabun elde edilir. İçeriğinde yüksek miktarda demir, potasyum, kalsiyum, protein, kalsiyum ve A, C vitaminleri barındırır.

ÇİTLEMBİK (MENENGİÇ) MEYVESİNİN FAYDALARI NELERDİR?

Bağışıklık sistemi zayıf olan kişilerde kanser hastalıklarının ortaya çıkması daha kolay olur. Bu da çevresel ve genetiksel etkilerden dolayı hücrelerin daha kolay mutasyona uğradığının işaretidir. Ancak gün içerisinde tüketilen A vitaminli besinler vücudun toksinlerden arınmasını sağlar. Çitlembik meyvesinden yapılan kahvede günde bir fincan tüketildiğinde bu etkiyi gösterir. Hücrelerin büyümesi ve çoğalmasını engeller.

Günümüzde sık sık hastalıklardan biri de idrar problemleridir. Mantar ve enfeksiyonlu hücreler nedeniyle idrar torbasının ve idrar yollarının iltihaplanması tuvalete çıkmayı oldukça zorlaştırır. Şiddetli ağrı ve sancı gibi belirtiler gösteren idrar yolu enfeksiyonunda etkili bazı besinler vardır. Bu besinler iltihaplı hücreleri vücuttan atamaya yardımcı olan antioksidan özelliklidir. Menengiç yani çitlembik meyvesi de bu besinler arasında ilk sıra da yer alır. İster kahvesi yapılarak ister baharat olarak isterseniz de iki damla çitlembik yağını ılık bir suya damlatıp içebilirsiniz.

Normalinden fazla olan adet kanaması rahim içinde bir sağlık sorunu olabileceğinin göstergesidir. Kist, yumurtalık problemleri ya da rahim duvarının zayıflığı gibi durumların belirtisi olan aşırı adet kanaması aynı zamanda ciddi sağlık sorunlarına da davetiye çıkarır. Aşırı kan kaybı tansiyon düşüklüğüne neden olur. Menengiç ya da çitlembik olarak adlandıran meyve aşırı kanamanın önüne geçer. Düzensiz adet dönemlerini de düzene girmesine yardımcı olur.

Kurutulmuş çitlembik meyvesi bal ile karıştırılıp bir gün dolapta bekletildikten sonra günde bir kaşık olarak düzenli tüketildiğinde kronik mide problemleri yaşayan kişilere doğal ilaç olur. Mide asidini düzenler, Şişkinliğin önüne geçer. Sindirim sisteminde bulunan yemek borusu, mide, bağırsaklara kadar olan bölümü temizler. Bağırsakların fonksiyonlarını artırarak özellikle ileri yaşlarda görülen bağırsak yavaşlaması kaynaklı kabızlığın önüne geçer. 

Mevsim geçişlerinde yaşanan üst solunum yolları hastalıkları nedeniyle görülen boğaz ağrısı ve öksürük için de çitlembik meyveleri kaynatılır. Süzüldükten sonra içerisine bal eklenerek karıştırılır ve tüketilebilir. Bu karışım boğazdaki enfeksiyonlu hücreleri azaltır ve oluşan tahribatın hızla iyileşmesini sağlar. Akciğerlere de iyi gelen bu karışım bronşitleri temizler. 

Kilo vermek isteyenler olduğu gibi kilo almak isteyenlerde vardır. Onalar için mucize bir besin olan çitlembik iştah açarak kilo almayı hızlandırır. Ancak iştah sonrası sağlıksız beslenme ve hareketsizlik yağ bağlanmasına neden olabilir. Bu da dengesiz kilo alımına yol açar.

Ayak terlemesi özellikle yaz aylarında ciddi kokuya neden olur. Bunun önüne geçmenin en doğal yolu çitlembik kahvesidir. Kısa zamanda vücut ısısını kontrol ederek ayakların terlemesinin önüne geçer.

ÇİTLEMBİK MEYVESİNİN 100 GRAM BESİN DEĞERLERİ

Karbonhidrat – 16.4 gram

Lif – 2.0 gram

Protein – 20.8 gram

A vitamini – 66.0 IU

C vitamini – 7.0 miligram

Potasyum – 1.0 miligram

Kalsiyum – 136.0 miligram

Demir – 7.3 miligram 

ÇİTLEMBİK YAĞI NE İŞE YARAR?

İçerdiği E ve B vitaminleri cilt ile saç problemleri için oldukça fayda sağlar. Erken beyazlayan saç hücrelerinin oluşumunu önleyerek saçların doğal siyahlamasını sağlıyor. Çitlembik yağını saçınızın dibine sürerek bir saat bekledikten sonra sirke ile durulayın. Bu uygulama saçları siyahlatmanın yanı sıra saç diplerindeki yaraları da yok eder. Cilde direk olarak uygulanan çitlembik yağı sivilce lekelerini yok eder. Akne oluşumunun önüne geçer. Ancak çitlembik yağını kullanmadan önce bir uzmana cilt tipinin gösterilmesi gerekir. Aksi halde tam tersi etkiye neden olur. Çitlembik yağı buz torbasının içine konulup dondurucuya atıldığında baş ağrısı, migren tutması gibi durumlarda kullanılabilir.

Papatya ailesine ait olan altınbaşak otu geçmişten günümüze en sık kullanılan bitkidir. Özellikle alternatik tıpta hazırlanan bazı ilaçların ham maddesi olan altınbaşak otu hakkında merak edilenleri sizler için değerlendirdik. Peki altınbaşak otunun faydaları nelerdir? Altınbaşak otu çayı ne işe yarar? Kronik böbrek yetmezi yaşayanlara uzmanların önerdiği etkili otlardan biri olan altınbaşağa dair her şeyi haberin detayında bulabilirsiniz.

Amerika kökenli olan altınbaşak otunun birçok çeşidi vardır. Bu çeşitlerinden bazılarında fazla nitrat bulunduğundan tüketildiğinde ölüme bile neden olabilir. Sarı renkte olan altınbaşak otları renklendirme amaçlı kullanılır. İyi seçilmiş kurutulmuş altınbaşak otunu aktarcılarda bulabilirsiniz. Geçmişten günümüzde bazı hastalıklar için doğal ilaç olarak kullanılır. Tüketimi M.Ö yıllara denk gelen altınbaşak tıp tarihine şahitlik etmiş tüm kitaplarda ham madde olarak kullanıldığına dair yazılar mevcuttur. Günümüzde de ilaç ve gıda sanayinde kullanılan altınabaşak otu, Akdeniz ikliminde rahatlıkla yetiştirilmektedir. Ancak yetişme şartları zordur. Üzerinde yapışkan bir madde olan bu ot çevrede zararlı ne varsa yapıştırır. Bu da faydasını yok eder. Altınbaşak yetiştiriciliği yapan bölgeler uygun koşullara dönüştürülür. Halk arasında Yahudiotu ve Altınasa gibi isimlerle adlandırılır.

ALTINBAŞAK OTU ÇAYI NE İŞE YARAR?

Altınbaşak otu kurutularak çay yapılır. Bu çay özellikle böbrek üstü bezlerinin çalışmasını sağlayarak böbrek yetmezliği gibi hastalıkların önüne geçer. Aksi halde böbrek yetmezliği vücudun genel işleyişini olumsuz etkiler. El ve ayaklarda ödem toplanmasına neden olur. Ayrıca kusma, mide bulantısı ve iştah kaybı gibi sindirimsel sağlık problemlerine zemin hazırlayabilir. Altınbaşak otunu hem çay olarak hem de herhangi bir çorba çeşidinin içine yarım kaşık ekleyerek tüketilebilir.

ALTINBAŞAK OTUNUN FAYDALARI NELERDİR?

Altınbaşak otunun içinde flavon ve sponin maddelerinden oluşan P vitamini bulunmaktadır. Bu maddeler özellikle mesane ve böbrek hastalıklarına zemin hazırlayan durumları engeller. Güçlü bir iltihap söktürücü etkiye sahip olduğundan idrar yolu ile vücuttan atar.

Mide asidini dengeleyerek ülser ve reflü oluşumlarının önüne geçer. Özellikle mide yaralarının ilerlemesini engeller. Sindirim problemlerinden en yaygın olanı gaz  sıkışmasıdır. Bu da karın ağrısına mide bulantısına neden olur. Altınbaşak otu bu hastalıklara fayda sağlar. 

Egzama ve varis gibi cilt problemlerinde etkili olan altınbaşak otu, kontrollü tüketilmesi tavsiye edilir. Aksi halde fazla tüketilen altınbaşak otu yan etkilere neden olur.

Günümüzde yaşlılara oranla gençlerde daha sık görülen kalp damar hastalıkları için fayda sağlar. Damar duvarlarının sertleşmesinin önüne geçer. Ayrıca besin atıklarının kan yolu ile damarları tıkanması engellenir. 

Kronik uykusuzluk, stres ve çalışma koşullarına bağlı günümüzde giderek artmaktadır. Bu da vücudun fonksiyonlarını olumsuz etkiler. Uykusuzluğa iyi gelen birçok doğal bitki vardır. Altınbaşak otu da bu otlardan etkili olanlar arasında yer alır.

Ani başlayan kalp çarpıntısı bir diğer adıyla asabi çarpıntı, sinirlerden ve kan akışından kaynaklı yaşanan bir sağlık problemidir. Yapılan araştırmalarda aniden ortaya çıkan bu sağlık sorununu yatıştırmada etkili olan otun altınbaşak olduğu ortaya çıkarılmıştır.

Acı bir tadı olduğundan suyu çıkarılarak ya da arpa ile mayalanıp tüketilen gilaburunun ne olduğunu biliyor musunuz? Peki gilaburunun faydaları nelerdir? Alternatif tıp uzmanları gilaburu meyvesinin böbrek taşını rahatlıkla düşürmede yardımcı olduğunu vurguluyor. Sizler için geleboru ya da frank üzümü olarak adlandırılan gilaburunu hakkında merak edilenleri araştırdık. Haberin detayında gilaburununa dair her şeyi bulabilirsiniz.

Yetiştirilme sırasında bol suya ihtiyacı olan gilaburunu son yıllarda popüler meyveler arasında yer alıyor. Kırmızı renkte ve nohut büyüklüğünde olan gilaburunu Kayseri’de sık tüketilir. Acı bir tadı olan gilaburunu arpa ile mayalanıp su ile şişelere kaldırılır. Daha sonra süzülerek ve sıkılarak çıkan su tüketilir. Yapılan testlerde bu suyun böbrek hastalıkları özellikle böbrek taşını düşürmede muazzam etkisi vardır. Halk arasında Frenk üzümü ve geleboru olarak da bilinir. Uzmanların programlarda doğal ilaç olarak bahsetmesi ile popülerliği artan gilaburunu Amerika’ya bol miktarda ihraç ediliyor. Yüksek miktarda C vitamini içeren Gilaburunu vücudu tamamen yeniler. Gün içerisinde bir bardak tüketilmesi gereken gilaburunu üst üste tüketildiğinde vücudun asit dengesi ile oynar. Bu da ciddi sağlık sorunlarına zemin hazırlar. 

GİLABURUNUN FAYDALARI NELERDİR?

İçeriğinde yüksek miktarda C vitamini olan gilaburunu vücudu toksinlerden arındırır.

– Kadın hastalıklarından en sık yaşanan olan adet düzensizliği ve adet sancılarına iyi gelir.

Kemiklerin güçlenmesine ve vücut hareketlerinin daha sağlıklı olmasını sağlar. 

Sinir hücrelerini yenileyerek kişinin çabuk yorulmasını engeller.

Gün içinde yaşamsal faktörlerin sıklıkla neden olduğu stresin azalmasında yardımcı olur.

Böbreklerin içerindeki besin atıkları ve kristalleri idrar yolu ile atarak taş oluşumunu önler.

Oluşmuş böbrek taşlarının ufalanmasını ve dökülmesini sağlar. 

Karaciğer ve akciğerin besin atıklar, sigara gibi durumlardan etkilenmesini azaltır. Özellikle karaciğer yağlanmasının önüne geçer.

Antioksidan özelliği olan gilaburunu ciltteki toksinleri de temizleyerek akne ve siyah nokta oluşumunu engeller. Gözeneklerin sıkılaşmasını sağlar. Kırışıklık gibi yaşlanma belirtilerini azaltır.

Kötü kolesterol seviyesini düşürür. Kalp ve damar hastalıklarının engeller.

Vücudun sıvı oranını artırır. Bağışıklık sisteminin olumsuz etkilerini azaltarak vücudun ısı oranını da dengelemede etkilidir.

GİLABURUNU NASIL KULLANILIR?

Eczane ve aktarcılarda bulunur. Ancak evde kendi imkanlarınızla da yapabilirsiniz. Alınan gilaburunu meyvelerini iyice yıkayınız. Arpa ile beraber şişelere koyup üzerine su ekleyin. Bir kaç hafta bekledikten sonra Bu suyu süzüp içindeki gilaburunularıda iyice sıkınız. Bu sudan günde bir bardak tüketebilirsiniz. Gilaburunu yüksek asidik bir meyve olduğundan kronik hastalığı olanların ve düzenli ilaç kullananların bir uzmana danışmadan tüketmemesinde fayda var. 

En iyi antioksidan ve iltihap söktürücü olan soğanın haşlanmış halinin inanılmaz faydaları olduğunu biliyor muydunuz? Peki haşlanmış soğanın faydaları nelerdir? Sık sık baş ağrısı yaşıyorsanız haşlanmış soğanı bir tülbentle başınıza bağlamanın ne gibi faydası vardır? Sizler için çiğ halinden daha sağlıklı olan haşlanmış doğan hakkında merak edilenleri araştırdık. Haberin detayında haşlanmış soğana dair her şeyi bulabilirsiniz.

Mutfakların vazgeçilmez ikilisi sarımsak ve soğan doğada bulunan en iyi antibiyotiklerdir. Hem çiğ hem haşlanmış hem de közlenerek tüketildiğinde insan vücuduna inanılmaz faydalar sağlayan bu ikiliden soğan hakkında merak edilenleri derledik. Yüzyıllardır tüm dünya mutfaklarında kullanılan soğan kolay yetişebilir. Yumru ve yeşil gibi çeşitleri olan soğan güçlü bir antiseptiktir. İçeriğinde yüksek miktarda kükürt, lif, A, ve C vitaminleri bulunan soğan vücudu toksinlere karşı korur. Bağışıklığı güçlendirerek hastalıklara karşı kalan oluşturur. Saçtan tırnağa faydası olan soğanın haşlanmış hali ise çiğ haline oranla daha yüksek antimikrobiyal etkisi oluşturur. Bu sayede ağrı ve iltihabı atmada etkilidir. Haşlanmış doğan birçok farklı şekilde kullanılabilir. Düşük kaloriye sahip soğan özellikle kadın hastalıkları tedavi etmede etkili doğal bir ilaçtır. 

HAŞLANMIŞ SOĞANIN FAYDALARI NELERDİR?

Yapılan araştırmalarda çiğ hali, pişmiş halinden 10 kat daha fazla fayda sağlar. Özellikle kırmızı soğanda bulunan flavanol maddesi vücutta bulunan iltihabı idrar yolu ile atar.

Enfeksiyon sonucu oluşan dolama rahatsızlığı şiddetli sancılara neden olur. Hastanın yaşam kalitesini olumsuz etkileyen bu rahatsızlığı gidermenin en doğal yolu soğan zarıdır. Közlenmiş soğanı zarını çıkartıp dolamanın üzerine koyunuz ve saat başı bu zarı değiştiriniz. 

Sinirsel, kronik ya da beyinsel hasarlar sonucu ortaya çıkabilen baş ağrısında da soğan birebir fayda sağlar. Haşlanmış bir kuru soğanı elinizle parçalayıp bir tülbente sarınız. Bu tülbenti de başınıza bağlayınız 2 saat bu şekilde uyuyarak baş ağrınızı dindirmiş olursunuz. Soğan deforme olmuş hücreleri en hızlı iyileştiren doğal kaynaktır.

Soğan vücuttaki şeker oranını dengeler. İnsülin seviyesini azaltan soğanı şeker hastalar rahatlıkla tüketebilir.

Şekeri dengelediği gibi kan seviyesini de dengeleyerek içerisindeki toksinlerin sayısını azaltır. Kanın damarlarda daha rahat dolaşmasını destekleyerek, kalp krizinin yaşanmamasını sağlar. Özellikle gün içerisinde çiğ soğan tüketerek kalp hastalıklarına yakalanma oranı sıfıra indirebilirsiniz.

İyileştirici maddeler barındıran soğan, bağışıklığı güçlendirerek vücudun enfeksiyonlara karşı savaşmasını sağlar.

Günlük tüketilen bir parça çiğ soğan vücudu enfeksiyonlara karşı korur doğal olarak iltihap oranını düşürür bununda akabinde eklem rahatsızlıklarına da iyi gelir.

Göğüs içerisinde biriken iltihap mukusları tıkar. Bu da şiddetli göğüs ağrılarına ve öksürüğe neden olur. Bu durum sırasında kaynatılmış soğanı bir tülbente koyarak göğsünüze koyunuz. Aynı zamanda kaynayan soğanlı suyu da koklayarak burun mukuslarını açabilirsiniz. 

Bozuk hücrelerin bir araya gelmesi ile tümör kitleleri yani kanser ortaya çıkar. Bu oluşumu önleyen en etkili madde kuersetindir. Yapılan araştırmalarda kuersetin bakımından en zengin olan besinin soğan olduğu tespit edilmiştir. Düzenli tüketilen soğanın kansere yakalanma riskini azaltığı hatta yok ettiği ortaya çıkarılmıştır. 

Mor, sar ve turuncu gibi renklere sahip tatlı patates tüketimi günümüzde giderek artmaktadır. Özellikle stres, kaygı ve uyku problemlerine iyi gelen tatlı patates, normal patatese oranla daha az karbonhidrat içerir ve daha fazla vitamin barındırmaktadır. Peki tatlı patatesin faydaları nelerdir? Tatlı patates hangi hastalıklara iyi gelir? Sizler için vitamin deposu olan tatlı patates hakkında merak edilen her şeyi araştırdık.

Orta Amerika anavatanı olmasına rağmen en çok üreten ve tüketen Asya Kıtası’ndan tüm dünyaya dağılmış bir lezzettir. Tatlı patatesin kendisinin yanı sıra yaprakları ve filizleri de yenilir. Bu patates türünün oldukça farklı türleri bulunur. Ancak bu türler içinde zehirli olanları da mevcut olduğundan tüketildiğinde dikkat edilmelidir. Rengi ve tat olarak normal patatesten farklıdır. Glüten içermediğinden ideal olan besinler listesinde ilk sırada yer alır. Asya ve Güney Amerika da bu besi yüzyıllardır tıbbı amaçlı tüketilir. Doğa A vitamini bakımından en zengin besin olduğundan günümüzde araştırmalara da konu oldu. İlaçların ve endüstriyel ürünlerin geliştirilmesinde ham madde olarak kullanılır. 2013 yılında yapılan bir araştırma içerdiği polifenol maddesinin kanserli hücrelerin çoğalmasını engellediği gözlemlenmiştir. Yüksek lif düşük kalori sayesinde diyet listelerinde de ilk sırlarda yer alır. Güney Amerika’da genellikle turuncu renkte olan tatlı patates Asya Kıtası’nda ise sarı ve mor renkleri vardır. 

TATLI PATATES SUYUNUN FAYDALARI NELERDİR? HANGİ HASTALIKLARA İYİ GELİR?

İçerdiği yüksek lif sayesinde sindirim sisteminin daha sağlıklı çalışmasını destekler. Bu sayede mide ve bağırsak hastalıklarının oluşumunu önler. Ayrıca kolay sindirildiğinden kilo vermede yardımcı olur. Lif hem kilo vermeyi sağlar hem de uzun süre tokluk hissi verir. 

Polifen maddeler vücuttaki DNA hücrelerinin deforme olmasını engelleyerek tümörlerin oluşmamasını sağlar. Bu özelliği sayesinde kanseri önler veya kanser tedavisinde etkilidir. Polifen maddesi bakımından zengin olan tatlı patates düzenli tüketildiğinde bu gibi ciddi sağlık sorunlarının yaşanmasını önler.

Beyin ve göz sağlığında en etkili olan besin A vitaminidir. A vitamini sayesinde bu yerlerde oluşan hastalıkların yaşanma riski azalır. Havuç bu bakımından etkili bir besindir. Ancak bir orta boy tatlı patates 10 havucun sağladığı A vitaminin yüzde 50’sini karşılamada etkilidir. 

Tatlı patates olarak adlandırılsa da içeriğinde şeker oranı oldukça düşüktür. Bu özelliği bakımından şeker hastalarının da tüketmesinde sakınca yoktur. Kandaki şeker oranını düzenleyerek şeker indeksinin yükselmesini engeller. Aynı zamanda kan hücrelerini dengede tutarak tansiyonun düşmesi ya da yükselmesini de engeller.

Beta-karoten bakımından zengin olan tatlı patates, cilt sağlığına da fayda sağlar. Eski yıllarda kadınlar özellikle bu patates çeşidinin suyu ile tonik yapıp kullanırılarmış. Ciltteki tüm ölü hücreleri temizleyerek kırışıklık yıpranmanın yanı sıra sivilce ve akne oluşumunu da önler. 

Vücuda alınan bazı besinler enerjiye dönüştürülmediğinde yağlanmaya neden olur. Bu da yorgunluk hissinin artmasını sağlar. Ancak tatlı patates içerdiği B6 vitamini sayesinde alınan besinler enerjiye dönüştürerek vücudun daha dinçte kalması sağlanır.

Ayrıca kış aylarında artan üst solunum yolları hastalıklarına da iyi geldiği bilinir. İçerdiği C vitamini sayesinde antioksidan etkisi göstererek bağışıklık sistemini güçlendirir. 

Sinir hücrelerini sakinleştirerek stres kaygı gibi ruhsal hastalıkların yaşanmasını önler. Ayrıca uyku gibi problemlerine de iyi gelir.

Glutatyon adlı maddenin ne işe yaradığını biliyor musunuz? Peki glutatyonun insan sağlığına ne gibi faydaları nelerdir? Hangi besinlerde glutatyon maddesi bulunur? Merak edilen glutatyon maddesi hakkında her şeyi sizler için derledik. Vücuttaki hücreleri yenileyen glutatyon, eksildiğinde kansere bile neden olabilir. Haberimizin detayında glutatyon maddesine dair bilinmeyenleri araştırdık.

Vücudun kollajen gibi doğal yolla ürettiği maddelerden biri olan glutatyon zamanla üretimi azalır. Bu da çevresel faktörlerinde etkisi ile toksinlerin artıp glutatyonun tamamen azalmasına neden olur. Glutatyon azaldıkça vücuttaki bazı mekanizmalarda bulunan serbest radikalli maddeler çoğalmaya başlar. Bu maddelerde zamanla diğer organlara zarar verir ve ciddi hastalıkların yaşanmasına sebep olur. En ciddi boyutu ise kansere neden olabilir. Güçlü bir antioksidan maddesi olan glutatyon, hücrelerin yenilenmesini destekler. Adeta vücudu koruma görevi olan glutatyon maddesi, demir emiliminin vücutta doğru bir şekilde dağılmasını da sağlar. Zamanla çeşitli sebeplerden dolayı ölen ya da ciddi deforme olan hücrelerin birikmesini önler. Hücre yenilenme döngüsünün hızlanmasına zemin hazırlar. Hücrelerin DNA sentezini ve gelişimini destekleyerek vücut içindeki hücrelerin asit oranlarının döngüsünü korur. Doğadaki bütün canlıların olmazsa olmazı olan glutatyon maddesi aynı zamanda insan sağlığı açısından büyük bir önem taşır. Uzmanlar glutatyon maddesinin bazı besinlerle alınması gerektiğini vurguluyor.

GLUTATYONUN VÜCUDA ETKİLERİ?

Glutatyon maddesi strese neden olan maddelerin vücutta yok olmasını destekler.

Ayrıca karaciğerin vücuttan atması gereken yağ oranının vücutta depolanmasını önleyerek enerjiye çevirir.

Vücudun bağışıklığının gücünü artırarak kanserli hücrelerin azalmasını sağlar.

Aynı zamanda bazı besinlerle vücuda giren toksinleri idrar ya da dışkılama kanallarına göndererek, bunların zarar oranlarını azaltır. 

Özellikle kemoterapi gören hastaların vücudunda bulunması gereken glutatyon maddesi bu tedavi sırasında vücuda giren ışınların hasar oranlarını sıfıra indirir.

Kandaki şeker oranını düzenleyerek hem böbrek hem de şeker hastalıklarını önler.

Damarların tıkanmasını ve daralmasını önleyen etkili maddelerin başında gelir. Böylece kalp hastalıklarının yaşanma riskini azaltır.

HANGİ BESİNLERDE BULUNUR ?

Sık sık yaşanan hastalıkların yanı sıra kronik yaşanan hastalıkların nedenlerini azaltmada etkili olan bu madde adeta vücudun olmazsa olmazıdır. Bu yüzden bu besinlerden yeteri miktarda tüketerek vücudun direncini artırmak gerekir. 

Doğada bulunan glutatyon maddesi bakımından en zengin besin deve dikenidir. Özellikle vücuttaki glutayon seviyesini artıran devedikeni tüm toksinlerin kolayca atılmasını da destekler. Bozuk fonksiyonların düzenlenmesini sağlar. 

Peynirde yüksek oranda bulunan whey proteini de glutatyon maddesinin artmasında etkili olur. Ayrıca bu madde bağışıklığı güçlendirerek vücudu hastalıklı hücrelere karşı daha dirençli hale getirir.

İnsan vücudu en az sülfür amino asidi maddesini almada yetersizdir. Bu da insanların hastalanma oranını artırmıştır. Özellikle son yıllarda artan kanserin nedenini de uzmanlar bu eksikliğe bağlar. Çünkü vücutta sülfür amino asidin azalması glutatyon maddesininde düşmesine sebep olur. Uzmanlar bu yüzden günlük beslenme de mutlaka yeşil sebzelerin tüketilmesi gerektiğinin altını çiziyor. Çünkü Roka, brokoli, lahana, lahana, hardal otu ve şalgan gibi besinlerin temel taşı sülfür amino asit doğal olarak da glutatyon oluşturur.

Selenyum da ilerleyen yaşlarda azalan maddeler arasında yer alır. Bunun akabinde glutatyon maddesinin oranında da düşme yaşanır. Bu yüzden uzmanlar hindi eti, yumurta, mantar ve tavuk eti gibi besinlerde bulunan selenyumdan alınması için bu besinlerin düzenli tüketilmesi gerektiğini öneriyor.

Ayrıca A, E ve C, vitaminleri bakımından zengin olan besinlerin yanı sıra dana ciğeri gibi besinlerinde tüketilmesinde fayda var. 

Şimdiden hasadına başlanan kavunun insan vücuduna birçok faydası var. Adeta kış aylarından yaza geçiş sırasında vücudu yenileme sağlayan kavun hakkında merak edilenleri sizler için araştırdık. Peki kavunun faydaları nelerdir? Uzmanlar kavun kabuklarını sakın çöpe atılmaması konusunda uyarıyor. Kavun kabukları kaynatılıp tüketildiğinde sindirimi düzenler. Ayrıca kavun ve limon karışımının da insan sağlığına inanılmaz etkisi vardır. Özellikle zayıflamak isteyenler için mucize bir besindir.

Kavun; sodyum, potasyum, magnezyum ve demir bakımından oldukça zengin bir meyvedir. Bu içerdikleri sayesinde bağışıklık sisteminin hasara uğramış hücrelerini yenilemesinin yanı sıra vücudun deforme olmuş birçok bölgesindeki problemlere de iyi gelir. Kabakgillere bağlı olan kavun içeriği sulu ve etli bir meyveye sahip. Dış yüzeyindeki kabuğun yetiştiği toprağa bağlı kalınlığı değişir. Kavunun ana yurdu Orta Asya ve İran’dır. Ülkemizde de Van ve Manisa gibi şehirlerde yetişir. Vitamin ve mineral deposu olan kavun hastalıklara karşı vücut direncini artırır. Kavundan yemek, reçel ve tatlı yapılır. Tıbbi tedavide ilaç olarak kullanılan kavun mevsim geçişlerinde vücudun sıvı oranını koruyarak böbrek bezlerinin çalışmasını destekler. Kavun özellikle Orta Asya’da başlayıp Osmanlı saraylarındaki sultanların güzellik malzemesi olmuştur. Uzmanlar kavunun kabuklarının da kavun kadar fayda sağladığını vurguluyor. Zayıflamak isteyenler kavun kabuklarını kaynatıp sabah kahvaltıdan önce bir bardak tükettiğinde midenin tokluk seviyesini kontrol altına almış olurlar. Bunun yanı sıra metabolizmayı hızlandırarak önceki yağların yakılmasını destekler. 

KAVUNUN FAYDALARI NELERDİR?

C vitamini açısından zengin olan kavun, bağışıklık sisteminin güçlendirmeye yardımcı olur.

Tansiyon düşmesi anında, tüketilmesi gereken meyvelerdendir.

Cildi besleyici özelliği sayesinde saç derisindeki hücrelerin deforme olmasını engeller bu sebeple saç dökülmesinin önüne geçer. Aynı zamanda sedef ve egzama gibi cilt rahatsızlıklarına yakalanma riskini azaltır.

Kadınlardaki düzensiz regl döneminin düzene girmesini sağlar.

Vücuttaki A vitamini eksikliğini gidererek göz sağlığına yardımcı olur.

Cildin ışıl ışıl parlamasını ve sağlıklı görünmesini sağlar.

Kalpteki ritim bozukluğunu önler.

Kavunun çekirdeğini kaynatıp içerseniz böbrekte oluşma ihtimali olan kumun idrar yoluyla ağrısız atmasını sağlayabilirsiniz.

Akciğer hastalıklarına neden olacak zararlı hücrelerin emilimini hızlandırır.

Sigara kullanımı gibi kötü alışkanlıklardan vazgeçmenizi sağlar.

KAVUN VE LİMON KARIŞIMININ İNANILMAZ ETKİSİ…

Yaz aylarında karpuzdan sonra en popüler olan kavun ve limon ile blendırdan geçirilip tüketildiğinde güçlü bir antioksidan etkisi gösterir. Özellikle yaz aylarında artan kalp krizi ve yüksek tansiyon gibi rahatsızlıklar için birebir fayda sağlayan karışım her sabah yaz boyu düzenli tüketilmelidir. Güçlü bir iltihap söktürücü etkiye sahip olduğundan idrar yolu ile biriken toksinleri atar. Ayrıca mutasyona uğramaya meyilli hücreleri yenileyerek kanser hastalıkları önler. Sıcak havaların en fazla etkilediği böbreklerdir. Vücudun sıvı kaybı böbreklerin çalışmamasına ve kum ya da taş üretmesine neden olur. Ancak bu karışım vücudun sıvı ve asit oranını dengeleyerek böbreklerin fonksiyonlarını olumlu etkiler. Kış sonrası çoğu insanın kabusu haline gelen fazla kilolarda kurtulmanın en sağlıklı yolu da sabah kahvaltıdan önce bir bardak kavun ve limon karışımıdır.

Günümüzde sıklıkla rastlanan ve nedensiz bir şekilde ortaya çıkan kırmızı kabartıların seboreik dermatit adlı bir cilt hastalık olduğunu biliyor muydunuz? Hemen hemen herkesin yaşama ihtimali olan seboreik dermatit hastalığı hakkında merak edilenleri sizler için araştırdık. Peki seboreik dermatit belirtileri neler ve kimlerde görülür? Hastalığı tetikleyen besinler nelerdir? Özellikle saç derisinde görülen ve kişinin hem psikolojisini hem de dış görünüşünü olumsuz etkileyen bu hastalığa dair her şey haberin detayında…

Yorgunluk, stres, androjenler, mikroanjiopatik, vasiküler bozukluklar, düzensiz beslenme, alerjik yiyecekler  ve değişen hava durumuna bağlı ortaya çıkan kökeni ve şiddeti kişinin bağışıklığına bağlı değişen seboreik dermatit rahatsızlığının nedeni tam olarak bilinmemektedir. Yağlı egzama olarak da bilinen seboreik dermatit hastalığı belli dönemlerde kendini tekrarlayabilen bir rahatsızlıktır. Ortaya çıkan deforme hücrelerin yayılma ya da bulaşma gibi etkileri yoktur. Sebase gland yağ hücrelerinin yoğun çalışması olarak yüzeye çıkardığı hasar seboreik dermatittir. Yoğunluk olarak saç derisi, yüzün T bölgesinde, sırt ve göğüs arasında görülmektedir. Yapılan araştırmalarda yağ hücrelerinin neden olduğu hasar C cinsi bir mantara sebebiyet vermektedir. Ancak bu hemen hemen her insanın yaşayabileceği bir durumdur. Hastalığın ciddi boyuta ulaşması ise kişinin cilt ve bağışıklık hassasiyetidir. Her yaş grubununda görülen bu rahatsızlık erkeklere oranla kadınlarda daha sık görülür. Kıl köklerini etkilediğinden sakal, kaş yad a saç diplerinde de görülür. 

SEBOREİK DERMATİT BELİRTİLER NELERDİR?

Bu hastalık sıklıkla saç derisi, saç çizgisi, kaşlar, kaşların içerisi, kulaklar ve göğüs bölgelerinde ortaya çıkar.  Kırmızı ve döküntülü lekeler halinde görülen ve yaşam kalitesini estetik güzelliği bozar. Hastalık bulaşıcı değildir ancak vücudun bir bölümünü kaplayacak şekilde görülebilir. Kişinin bağışıklığına bağlı görülen bu hastalık topikal krem ve haplarla yatıştırılabilir. 

SEBOREİK DERMATİT TEDAVİSİ

Vücuttaki sebum miktarı kontrol altına alınır. Dermatologlar genellikle bu lekelerin yakıcı özelliğini azaltıcı ilaçları da ek olarak verir. Bu dönemde su miktarına dikkat edilmelidir. Kurumaya meyilli olan cilt tabakası leke bırakmaz ancak uzun süreli rahatsız edici kaşıntılara neden olur. 

HASTALIĞIN TETİKLEYEN BESİNLER

Yumurta, deniz ürünleri, çikolata, mısır, çilek, domates, turunçgiller, buğday, soda, süt ve süt ürünleri gibi besinler alerjik reaksiyona meyilli olduklarından bu hastalığı olan kişilerin tüketmemesi gerekir.

SEBOREİK DERMATİT HASTALIĞINA İYİ GELEN DOĞAL YOLLAR

Defne sabunu içerdiği maddeler sayesinde mantara ve egzamaya neden olan kızarıklıkların yatıştırılmasını sağlar. Kızarıklıkların çıktığı bölgelere defne sabununu sürünüz 10 dakika bekledikten sonra ılık su ile durulayınız. 

Hindistan cevizi yağı ve limon cildinizi bakterilerden arındırmaya yardımcı olabilir. İki yemek kaşığı limon suyu 6 yemek kaşığı hindistan cevizi yağını karıştırınız. Bu karışımı lekelerin olduğu bölgelere uygulayınız 10 dakika bekledikten sonra ılık su ve masaj yardımı ile durulayınız.

Malik asit içeren elma sirkesi mantar ve bakterilerle savaşmada oldukça etkilidir. Kızarıklığın olduğu bölgeye masaj yaparak elma sirkesini uygulayınız 15 dakika sonra soğuk su ile durulayınız.