Şunun için etiket arşivi: Aile

Kız çocuklarında görülen Turner sendromu, hücredeki x kromozomlarından birinin eksik olmasıyla oluşan hormonal bir hastalıktır. Doğumsal bir rahatsızlık olan turner sendromunun belirtileri arasında “kısa boy, kemik erimesi, gebe kalamama, ergenlik gecikmesi” bulunuyor. Peki bu turner sendromu nedir ve tedavisi nasıl yapılıyor?

Kız çocuklarında kromozom anomalisi sonucu ortaya çıkan turner sendromunun tipik belirtileri: geniş ya da yele boyun, bebeklerde dışa dönük tırnaklar… Kromozom anomalisi, kromozomlarda meydana gelen yapısal ya da sayısal değişikliklerdir. Genellikle mayoz ve mitozdan oluşur. Bu hücrelerdeki X kromozomlarından birinin eksik olması turner sendromunun ortaya çıkmasına sebep olur. Kız çocuklarında görülebilen bu hormonal rahatsızlık, kısırlık sorunlarıyla da karşılaştırabilir.

Turner sendromuna maruz kalan kız çocuklarında hormon veya östrojen tedavisi ile yumurtalık gelişimi sağlanmazsa, sağlıklı bir ergenlik olmayacağı gibi gebelik de olmaz.

TURNER SENDROMUNUN TEDAVİSİ VAR MI?

Günümüzde Genetik hastalıklarının hemen hepsinde olduğu gibi turner sendromunda da hastayı tamamen sağlıklı yapacak bir tedavi yoktur. Semptomlara yönelik tedavi uygulanır. Her hastada farklı semptomlar ortaya çıkabileceği için tedavi aşamasında her hasta ayrı değerlendirilmelidir. Cinsel gelişim bozukluğu ve boy kısalığı için erişkin ya da çocuk endokrin hekimine başvurulması gerekir.

Peki turner sendromunun tedavi yöntemleri nelerdir?

Östrojen tedavisi: 11 yaş ya da 12 yaş civarında yaptırılması gereken östrojen tedavisi ile kemik mineralazyonu sağlanır. Bu tedavi hastada meme gelişimini destekler. Büyüme hormonuyla eş zamanlı başlatıldığında boyun uzamasına da katkısı olur. 

Hamilelik ve doğurganlık tedavisi: Hamilelik tedavisinde rahmi hamileliğe hazırlamak adına hormon tedavisine başlanır. Bazen de yumurta ve embriyo bağışlanması ile hastalar, hamile kalabilirler.

TURNER SENDROMUNUN ETKİLERİ NELERDİR?

Turner sendromunun asıl nedeni, anne ve babadan alınan genetik özelliklerinde anormallik olmasıdır. Araştırmalara göre “Normal şartlarda sağlıklı bir kız çocuğunda 2 adet X kromozomu bulunur. Anne ve babadan çocuğa geçen X ve Y kromozomları çocuğun cinsiyetini belirler ve cinsel gelişiminden sorumludur. Kızlar, bir adet X kromozomunu anneden diğerini ise babadan alır.”

Turner sendromu belirtileri:

Uzmanlara göre belirtiler kişiden kişiye değişiklik gösterebilir. Bazı belirtiler kız çocuklarında erken yaşlarda kendini gösterebilir. Bunlar: doğum öncesi, çocukluk, gençlik ve yetişkinlik dönemi şeklinde sıralanabilir.

Doğum öncesi belirtiler:

  • Kalp anormallikleri
  • Anormal böbrekler
  • Boyun arkasında sıvı toplanması ya da diğer anormal ödem oluşumları

Doğumda ve bebeklik döneminde görülen belirtiler:

  • Geniş veya yele boyun
  • Düşük kulaklar
  • Yutma güçlüğü
  • Kilo alma problemleri
  • Gelişme geriliği
  • Şişmiş el ve ayaklar
  • Bebeğin ortalamadan daha kısa doğması
  • Kafanın arkasında düşük saç çizgisi
  • Kısa el ve ayak parmakları
  • Düz ya da dışa dönük el ve ayak tırnakları
  • Hafif düşük göz kapakları

Yetişkinlerde görülen belirtiler

  • Hamile kalamama
  • Adet görememe
  • Erken menopoz
  • Osteoporoz

DİKKAT!

Turner sendromlu kadınların çoğunda yumurtalık yetmezliğine bağlı hamile kalamama, adet görememe ve hamilelikte düşük problemleri ortaya çıkabilir. Cinsiyet hormonlarının az salgılanması, hastanın erken menopoza girmesine sebep olabilir.

TURNER SENDROMLU ÇOCUKLARDA ZEKÂ PROBLEMİ OLUR MU?

Yapılan araştırmalara göre genellikle, turner sendromlu kız çocuklarının zekâsı normal olarak incelenir. Fakat görsel-uzaysal işleme, dikkat, konsantrasyon ve kısa dönem bellek sorunlarının görülebileceği söylenen hastaların sık sık mekânsal kavramlar ve matematik problemleri üzerine çalışmalara zorlanırlar. Hafıza problemleri yaşayabildikleri için amaçlarını ve kararlarını belirlemekte güçlük çekerler.

TÜİK verilerine göre; geçen yıl evlenme ve boşanma verilerine pandemi damga vurdu. Nisan ve mayıs aylarında yargılamalarla ilgili süreçlerin durdurulmasının ardından temmuz ayında boşanma sayısı tavan yaptığı açıklandı. Bir önceki yıla göre yüzde 70 artış yaşandı.

Geçen yıl evlenen çiftlerin sayısı yüzde 10.1; boşanan çiftlerin sayısı ise yüzde 13.8 azaldı. Türkiye İstatistik Kurumu, 2020 evlenme ve boşanma istatistiklerini yayınladı.

Verilerde beklenildiği gibi pandemi ve kısıtlamaların etkisi net bir şekilde görülüyor. Bilindiği gibi yargılamalarla ilgili süreçler Cumhurbaşkanı Kararnamesi ile 13 Mart-15 Haziran tarihleri arasında durdurulmuştu. Hakimler Savcılar Kurulu (HSK) da koronavirüs önlemleri kapsamında duruşmaların da aynı tarihe kadar ertelendiğini duyurmuştu.

Karara bağlı olarak geçen yıl nisan ve mayıs aylarında boşanma sayısı dibe vurdu. Başvuruların başlamasıyla birlikte haziranda 6 bin 536 boşanma gerçekleşti.

Boşanma sayısı 2019 yılı nisan ayındaki 14 bin 496’dan yüzde 96.1 azalarak 2020 yılının aynı ayında 562’ye gerilerken, 2019 yılı mayıs ayındaki 14 bin 555’den yüzde 96.2 azalarak 2020 yılının aynı ayında 548’e geriledi.

TEMMUZDA BÜYÜK ARTIŞ

Dikkat çeken artış ise temmuz ayında yaşandı. Biriken talepler nedeniyle temmuz ayında boşanma sayısı da yüzde 70’e yakın artarak 23 bin 25 olarak gerçekleşti.

Yıl geneline bakıldığında ise boşanma sayısı bir önceki yıla göre yüzde 13,8 azalarak 135 bin 22 oldu. 

Evlenen çiftlerin sayısı ise 2019 yılında 542 bin 314 iken 2020 yılında %10,1 azalarak 487 bin 270 oldu.

Evlenme sayısı aylara göre incelendiğinde, 2020 yılının nisan ve mayıs aylarında önemli bir azalma görüldü.

Corona virüs önlemlerinin sertleştiği bu dönemin ardından bir önceki yıla paralel olarak haziran, temmuz ve ağustos aylarında artış yaşandı. 

“Allah size kendi nefslerinizden eşler yarattı, eşlerinizden de sizin için oğullar ve torunlar yarattı…” (en-Nahl, 16/72) ayetinde zikredildiği gibi evlilik, dinimizce teşvik edilen sünnetlerden biridir. Peki İslamda evlilik için belirlenen bir yaş var mı? Peygamber Efendimiz (SAV)’in evlilik ile ilgili hadisleri nelerdir? Kadınlarda ve erkeklerde ideal evlilik yaşı kaçtır? Evlilikte yaş farkı problem midir?

Haramdan sakınmak ve günahlardan korunmak için bizlere adeta kalkan vazifesi gösteren evlilik hayatı, dinimizce müstehap görülen davranışlardan biridir. Toplum içerisinde zinadan korunup, harama bulaşmamak için aslında çok büyük bir kurtarıcımız olan evlilik, başlıca bazı şartları bir arada bulunduran kimselerin vakti zamanı gelince uygulaması gereken en önemli gerekliliktir. Sevgili Peygamber Efendimiz (SAV)’in evlenme çağına eren gençlerin haramdan korunmaları için evliliği teşvik eden bir konuşmasında, “Ey gençler, sizden evlenmeye gücü yeten kimse hemen evlensin; zira evlilik gözü haramdan en iyi koruyan ve tenasül uzvunun en sağlam kalesidir. Evlenmeye imkânı olmayan ise oruç tutsun; zira oruç şehveti kırmaktadır… (Buhâri, Savm, 1, Nikâh, 2 3; Müslim, Nikâh,1, 3; Ebû Dâvûd Nikâh, 1, İbn Mâce, Nikâh, 1). buyurmaktadır. İslamiyette evliliğin yaşı konusunda belirlenen bir sınır olmasa da Peygamber Efendimiz (SAV), üç şeyde acele edilmesi gerektiğini söylemiştir. Bekar kişilerin Zina tehlikesine” bulaşmaması için kendisini hazır hisseden kişilerin evlenmesinin daha hayırlı olduğunu söyleyerek şöyle buyurmuştur:“Üç şeyi geciktirmeyin. Vakti gelince namazı, hazır olunca cenâzeyi ve denk birini bulunca bekârı evlendirmeyi.” (Tirmizî, Salât, 13/171).

KADINLARDA VE ERKEKLERDE İDEAL EVLİLİK YAŞI KAÇTIR?

Dini açıdan baktığımızda kadınlar ve erkekler için belirlenen yani kesinlikle şu yaşa gelen kadınlar ya da erkekler evlenmelidir diye bir kaide yoktur. Ancak evlilik hayatı içerisinde problem olabilecek kadar yaş farklılıkları, eşlerin birbirine uyum sağlaması bakımından önemli bir konudur. Buluğ çağına eren kimselerin vücudunda görülebilecek fizyolojik ve ruhsal farklılıkların meydana gelmesi artık evlilik hayatının başlanabileceğini sinyallerini gösterebilir.

 “Kim evlenirse imanın yarısını tamamlamış olur; kalan diğer yarısı hakkında ise Allah’tan korksun!” (Heysemî, IV, 252) hadisinden anlaşılacağı gibi evlilik hayatı günahlardan sakınmamız için çok önemli bir gerekliliktir. Sevgili Peygamber Efendimiz (SAV), evliliğin önemi ile ilgili şöyle buyurmaktadır:

“Evlenin, çoğalın! Çünkü ben (kıyâmet gününde) diğer ümmetlere karşı sizin (çokluğunuzla) iftihar edeceğim!” (Abdurrezzâk, el-Musannef, VI, 173; Beyhakî, es-Sünenü’l-kübrâ, VII, 131)

Evlilik görüşmesinde dini hususta dikkat edilmesi gerekenlerhaberini okumak için

Eş seçiminde nelere dikkat edilmeli?haberini okumak için

EVLİLİKTE YAŞ FARKI ÖNEMLİ Mİ? ERKEĞİN KADINDAN KÜÇÜK OLMASI…

Kimileri evlilikte erkeğin kadından küçük olmasını yadırgarken, kimileri de biyolojik yaş farkının sevginin yanında önemsiz olduğunu savunur. Kadınlar erkeklere göre daha erken yaşta olgunlaştıkları için erkeğin kadına göre büyük olması evlilik sürecinde daha az problem ortaya çıkarır. Çünkü yaşı küçük olan erkekler, kendilerine göre olgun olan eşlerine uyum sağlamak için daha büyük bir çaba göstermeleri gerekir.

Yaşın ilerlemesiyle anne olma duygusu artış gösteren kadınlar, eşinde baba olma sorumluluğunu kaldırabilecek seviyede olmadığını görmek hayal kırıklığına uğratacaktır. Bu durum göz önünde bulundurularak evlilik düşünülmelidir. Öyle ki Sevgili Peygamber Efendimiz (SAV), evlilik için eş seçerken aranacak özelliklerle ilgili buyurduğu,

“Kadın dört şey için nikâhlanır: Malı için, soyu-sopu için, güzelliği için ve dini için… Eli kuruyasıca; sen dini bütün olanı seç (ki, sıkıntı çekmeyesin).” (Buhârî, Nikâh,15; Müslim, Radâ’ 4) hadisinde herhangi bir yaş kriteri göze çarpmamaktadır.

Aileler bebeklerinin sağlıklı ve hızlı büyümesi için gelişim özelliklerini mutlaka takip etmelidir. Olması gereken gelişim değerlerinin tutturulması demek, bebeğin normal bir gelişim evresinde olduğunu gösterir. Ancak, fazla ya da eksik değerlerin tespiti bazı sorunların habercisi olabilir. Peki bebeklerde boy ve kilo nasıl ölçülür? Bebekler evde nasıl tartılır? Bebeklerde kilo ve boy ölçüm persentili:

Anne olma duygusunu ilk defa yaşayan ve tecrübesi olmayan anneler, bebekleriyle ilgili bazı konularda yeteri kadar bilgisi olmayabilir. Bu konulardan başlıcaları bebeğin bakımı, hastalıkları ya da beslenmesiyle ilgili durumlar olabilir. Bebeğinin aylık hatta haftalık gelişimini takip etmek, fark edilmeyen ya da erken dönemde teşhisi konularak rahatsızlığı önlemek bakımından oldukça önemli bir adımdır. En basitinden bebeğin doyup doymadığını ya da diğer bebeklere nazaran kilosunun yeterli olup olmadığını anlayabilmek için boyuna göre kilo ölçümünün değerlerini takip etmek gerekir. Düşük kilolu bebeklerde anneler, evde sağlıklı ve doğal yollardan kilo aldıran mama tariflerine yönelir iken boyu kısa kalan bebeklerde boy uzatıcı gıdalara ağırlık verilir. Ek gıda döneminde sağlıklı beslenme ile beraber olması gereken kilo ve boy ölçüsünü yakalayabilir, yaşıtlarının durumuna yetişmesini sağlayabilirsiniz. Kilo ve boy ölçüsünü öğrenmek için doktora gitmeyi beklemeyip evde kendinizde merak ettiklerinizi öğrenebilirsiniz. Peki evde bebeğinizin boy ve kilosunu nasıl ölçebilirsiniz? İşte bebeğinizin gelişimini daha yakından takip etmenizi sağlayacak bilgiler…

BEBEKLERDE BOY VE KİLO NASIL ÖLÇÜLÜR? EVDE BEBEK NASIL TARTILIR?

EVDE BEBEKLERİN BOYU NASIL ÖLÇÜLÜR? BEBEKLERDE BOY ÖLÇÜMÜ:

Öncelikli olarak yapılması gereken ilk şey bebeğin sedir, masa ya da sert ve düz bir zemine yatırılmasıdır. Bebeğin vücudunun hiçbir yeri havada kalmayacak şekilde zemine tam olarak değmesinden emin olunmalıdır. Baş ve topuk bölgesi ya duvara ya da duvar gibi sert bir cisme dayandırılmalıdır.

Bu esnada bacakların bükülmemesi dikkat edilmesi gereken önemli kriterlerdendir. Değdirilen bu bölgeler renkli bir kalemle işaretlenir ve iki mesafe arasındaki uzunluk ölçülür.

EVDE BEBEK NASIL TARTILIR? BEBEKLERDE KİLO ÖLÇÜMÜ:

Bebeklerde kilo ölçümü her zaman net bir şekilde belirlenemese de kilo persentiline bakılarak alt ve üst değerlerin yaklaşık rakamları ortaya çıkar. Bu persentil cetvel sayesinde alt, üst ve ortalama değerler belirlenir.

Boy ve kilo ölçüldükten sonra ortaya çıkan sonuçları hazır grafiklerde gösterin. İlk aylarda kilo 15 günde bir, daha sonraki aylarda ise ayda 1 defa ölçülür. Her ölçümü dikkatli bir şekilde belirledikten sonra eğri ortaya çıkar. Bu eğri yukarıdan aşağı değil aşağıdan yukarı olmalıdır. İki nokta arasındaki eğri dümdüzse kilo alımı görülmemiş. Aşağı doğru inmişse zayıflanmış, yukarı doğru çıkmış ise de kilo alınmış olacaktır.

BEBEKLERDE KİLO ÖLÇÜM PERSENTİLİ! KIZ VE ERKEKLERDE KİLO ÖLÇÜLERİ

Kızlarda:

Erkeklerde:

“Allah size kendi nefslerinizden eşler yarattı, eşlerinizden de sizin için oğullar ve torunlar yarattı…” (en-Nahl, 16/72) ayetinde zikredildiği gibi evlilik, dinimizce teşvik edilen sünnetlerden biridir. Peki İslamda evlilik için belirlenen bir yaş var mı? Peygamber Efendimiz (SAV)’in evlilik ile ilgili hadisleri nelerdir? Kadınlarda ve erkeklerde ideal evlilik yaşı kaçtır? Evlilikte yaş farkı problem midir?

Haramdan sakınmak ve günahlardan korunmak için bizlere adeta kalkan vazifesi gösteren evlilik hayatı, dinimizce müstehap görülen davranışlardan biridir. Toplum içerisinde zinadan korunup, harama bulaşmamak için aslında çok büyük bir kurtarıcımız olan evlilik, başlıca bazı şartları bir arada bulunduran kimselerin vakti zamanı gelince uygulaması gereken en önemli gerekliliktir. Sevgili Peygamber Efendimiz (SAV)’in evlenme çağına eren gençlerin haramdan korunmaları için evliliği teşvik eden bir konuşmasında, “Ey gençler, sizden evlenmeye gücü yeten kimse hemen evlensin; zira evlilik gözü haramdan en iyi koruyan ve tenasül uzvunun en sağlam kalesidir. Evlenmeye imkânı olmayan ise oruç tutsun; zira oruç şehveti kırmaktadır… (Buhâri, Savm, 1, Nikâh, 2 3; Müslim, Nikâh,1, 3; Ebû Dâvûd Nikâh, 1, İbn Mâce, Nikâh, 1). buyurmaktadır. İslamiyette evliliğin yaşı konusunda belirlenen bir sınır olmasa da Peygamber Efendimiz (SAV), üç şeyde acele edilmesi gerektiğini söylemiştir. Bekar kişilerin Zina tehlikesine” bulaşmaması için kendisini hazır hisseden kişilerin evlenmesinin daha hayırlı olduğunu söyleyerek şöyle buyurmuştur:“Üç şeyi geciktirmeyin. Vakti gelince namazı, hazır olunca cenâzeyi ve denk birini bulunca bekârı evlendirmeyi.” (Tirmizî, Salât, 13/171).

KADINLARDA VE ERKEKLERDE İDEAL EVLİLİK YAŞI KAÇTIR?

Dini açıdan baktığımızda kadınlar ve erkekler için belirlenen yani kesinlikle şu yaşa gelen kadınlar ya da erkekler evlenmelidir diye bir kaide yoktur. Ancak evlilik hayatı içerisinde problem olabilecek kadar yaş farklılıkları, eşlerin birbirine uyum sağlaması bakımından önemli bir konudur. Buluğ çağına eren kimselerin vücudunda görülebilecek fizyolojik ve ruhsal farklılıkların meydana gelmesi artık evlilik hayatının başlanabileceğini sinyallerini gösterebilir.

 “Kim evlenirse imanın yarısını tamamlamış olur; kalan diğer yarısı hakkında ise Allah’tan korksun!” (Heysemî, IV, 252) hadisinden anlaşılacağı gibi evlilik hayatı günahlardan sakınmamız için çok önemli bir gerekliliktir. Sevgili Peygamber Efendimiz (SAV), evliliğin önemi ile ilgili şöyle buyurmaktadır:

“Evlenin, çoğalın! Çünkü ben (kıyâmet gününde) diğer ümmetlere karşı sizin (çokluğunuzla) iftihar edeceğim!” (Abdurrezzâk, el-Musannef, VI, 173; Beyhakî, es-Sünenü’l-kübrâ, VII, 131)

Evlilik görüşmesinde dini hususta dikkat edilmesi gerekenlerhaberini okumak için

Eş seçiminde nelere dikkat edilmeli?haberini okumak için

EVLİLİKTE YAŞ FARKI ÖNEMLİ Mİ? ERKEĞİN KADINDAN KÜÇÜK OLMASI…

Kimileri evlilikte erkeğin kadından küçük olmasını yadırgarken, kimileri de biyolojik yaş farkının sevginin yanında önemsiz olduğunu savunur. Kadınlar erkeklere göre daha erken yaşta olgunlaştıkları için erkeğin kadına göre büyük olması evlilik sürecinde daha az problem ortaya çıkarır. Çünkü yaşı küçük olan erkekler, kendilerine göre olgun olan eşlerine uyum sağlamak için daha büyük bir çaba göstermeleri gerekir.

Yaşın ilerlemesiyle anne olma duygusu artış gösteren kadınlar, eşinde baba olma sorumluluğunu kaldırabilecek seviyede olmadığını görmek hayal kırıklığına uğratacaktır. Bu durum göz önünde bulundurularak evlilik düşünülmelidir. Öyle ki Sevgili Peygamber Efendimiz (SAV), evlilik için eş seçerken aranacak özelliklerle ilgili buyurduğu,

“Kadın dört şey için nikâhlanır: Malı için, soyu-sopu için, güzelliği için ve dini için… Eli kuruyasıca; sen dini bütün olanı seç (ki, sıkıntı çekmeyesin).” (Buhârî, Nikâh,15; Müslim, Radâ’ 4) hadisinde herhangi bir yaş kriteri göze çarpmamaktadır.

Hayatınızın belkide en özel ve değerli zamanlarının temellerinin atıldığı evlilikte çiftlerin eskiye nazaran çok daha kolay ve hızlı bir şekilde kilo aldıkları görülmektedir. Evliliğin ilk yıllarındaki kilo artışı yapılan araştırmalarla da kanıtlanmıştır. Peki evlilikte kilo kontrolü sağlamak için ne yapılmalı? Evlendikten sonra kilo almanın sebepleri neler? Evlilikte formu korumak için sağlıklı diyet listesi…

Günümüzde yeni evlenen çiftlere baktığımızda gözümüze ilk çarpan şey, çiftlerin yakın bir süre zarfında fark edilir derecede hızla aldıkları kilolardır. Evliliğin ilk yıllarında alınan bu kilolar daha sonrasında verilmesi zor bir hale gelse de imkansız değil. Bu konuyla ilgili yapılan araştırmalarda, yeni evlenen çiftlerin yaklaşık ilk üç yılı içinde 2-4 kilo aldığı tespit edilmiştir. Evlenen kişilerin kilo almaya yatkın hale gelmesinin en temel nedeni düzenli beslenme şeklidir. Buna ek olarak evlilik öncesinde düğün hazırlıkları için sürekli bir koşuşturma içinde olan çiftler nihayet üzerilerindeki sıkıntı ve stresleri attıktan sonra büyük bir rahatlama hissederler. Bu rahatlamayla beraber çiftler psikolojik anlamda da daha mutlu ve keyifli olacakları için farkında olmadan yemek yemede ölçüyü kaçırabilirler. Peki evlendikten sonra hormonlarda görülen değişiklikler neler? Evlendikten sonra kilo almamak için neler yapılabilir? Sağlıklı zayıflatan diyet listesi…

EVLENDİKTEN SONRA KİLO ALMANIN EN BÜYÜK SEBEPLERİ

Hayatlarını birleştirme kararı alan çiftlerin ilk yıllarında artış gösteren kiloların temel sebebi düzenli olarak gerçekleştirilen beslenme şeklidir. Bekar iken ya da öğrencilik zamanlarına göre daha sağlıklı ve dengeli beslenen çiftler, evlendikten sonra kilo almaya müsait hale gelirler. Bu konuya yönelik bilimsel anlamda bir sebep gösterilmese de evlilikte kilo alma nedenleri arasında ikinci etken olarak psikolojik durumlar gösterilebilir.

Kadınlar evlilik öncesinde karşı cinse daha güzel görünebilmek için formlarını korumaya çalışıyor iken evlendikten sonra bu durumu çok fazla önemsemeyebiliyorlar. Sadece kadınlarda değil erkeklerin bazılarında da bu durum yaşanabilmektedir. Bunun sonucunda ise her iki tarafta kilo alımı görülmeye başlanıyor. Ayrıca çiçeği burnunda olan taze gelinler, bekar oldukları zaman mutfağa fazla girmedilerse yemek yapmayı tam olarak bilmeyebilir.

Evlilikte yemek yapmaya alışma sürecinde olan kimseler, üşengeçlik yapıp dışarıdan fast food tarzı yiyecekler sipariş verebilirler. İçerisinde ne olduğu belli olmayan ve yüksek miktarda kaloriye sahip olan bu yiyecekler de kısa zamanda kilo almayı tetikleyebilir.

EVLENDİKTEN SONRA KİLO ALMAMAK İÇİN NE YAPILMALI?

Bekar iken olduğu gibi evliyken de uzak durulması gereken hamur işi, bol şerbetli tatlılar ve ağır akşam yemekleri ne yazık ki kısa zamanda kilo alımına sebep olmaktadır. Abur cubur olarak nitelendirdiğimiz hazır paket bisküvi, cips, çikolata gibi gıdaları tercih etmemeye gayret göstermeliyiz.

Mevcut olan kiloyu korumak, kilonun verilmesinden daha zordur. Çünkü diyet boyunca az besin tüketildiği için vücut besini tedbir amaçlı saklar. Bu durum da metabolizmayı yavaşlatır ve diyetten sonra vücut yeterince kalori yakamaz. Zayıflatmaya yönelik öne sürülen şok diyetler, vücuttan yağı değil suyu ve kası eritir. Bu yüzden verilen kilolar hızla geri alınır ve kişinin sağlığı kalıcı olarak etkilenir. 

VERİLEN KİLOYU GERİ ALMAMAK İÇİN…

Verilen kilonun korunması için diyette her besin grubundan sağlıklı bir şekilde yenmeli ve egzersiz yapılmalıdır. İstediğiniz kiloya ulaştığınızda ise sağlıklı beslenme düzeni devam ettirilmelidir. Her gün düzenli olarak yürüyüş yapılmalı ve en az 8 bardak su içilmelidir.

SAĞLIKLI ZAYIFLATAN KALICI DİYET LİSTESİ

Pazartesi:

Kahvaltı: Bir dilim kepek ekmeği, bir dilim beyaz peynir, bol domates, salatalık
Öğlen: 100 gram yağsız etli salata, bir kase light yoğurt, bir kase çorba
Akşam: 7 yemek kaşığı etsiz sebze yemeği, salata, bir ince dilim kepek ekmeği, bir kase light yoğurt, salata

Salı:

Kahvaltı: Bir kepekli ekmeğe tost, bol domates ve salatalık, 5 tane zeytin, biber
Öğlen: 6 yemek kaşığı etkili türlü, bol yağsız salata, bir ince dilim kepek ekmeği
Akşam: Bir dilim kepek ekmeği, bir kase light yoğurt, 7 yemek kaşığı etsiz taze fasulye, bol salata yağsız

Çarşamba:

Kahvaltı: 2 ince dilim kepek ekmeği, bir dilim beyaz peynir, bol domatesi, salatalık, biber ve beş adet zeytin
Öğle: Bir dilim kepek ekmeği, 6 yemek kaşığı sebze yemeği
Akşam: Yağsız salata, light yoğurt, 7 yemek kaşığı etsiz kabak yemeği, bir ince dilim kepek ekmeği

Perşembe:

Kahvaltı: 1 ince dilim kepek ekmeği, dol domates, salatalık, biber, haşlanmış yumurta
Öğle: 1 adet sandviç, bir bardak ayran
Akşam: 1 ince dilim kepek ekmeği, bir kase light yoğurt, 7 yemek kaşığı etsiz türlü, yağsız salata

Cuma / Cumartesi / Pazar için de yukarıdaki listenin herhangi biri tekrarlanabilir. 

Halk arasında yaygın görüşlerden birisi de akraba evliliği sonucunda dünyaya gelecek olan çocukların kusurlu doğacağı ile ilgilidir. Akraba evliliği ile hayatlarını birleştirmek isteyen çiftlerin bu konuyla ilgili bilmesi gerekenleri sizlere düzenledik. Akraba evliliği nedir? Akraba evliliği zararlı mı? Akraba evliliğinin sonuçları neler? İslamda akraba evliliğine yaklaşım nasıldır? Kuran-ı Kerim’de geçen Akraba evliliği ile ilgili ayetler…

Kıyametin ne zaman kopacağını Allah (c.c)’den başka kimse bilmese de günümüz şartlarına baktığımızda ‘Ahir zaman’ yani dünya hayatının son dönemlerini yaşadığımızı hissediyor olabiliriz. Her türlü kötülüklerin ve pisliklerin işlendiği dünya hayatında imanının en azından yarısını garantiye almak isteyen kimseler için Peygamber Efendimiz (SAV), “Kim evlenirse imanın yarısını tamamlamış olur; kalan diğer yarısı hakkında ise Allah’tan korksun!” (Heysemî, IV, 252) hadis-i şerifini buyurmaktadır. Buradan da anlayabileceğimiz gibi hali ve vakti gelince hayırlı insanlarla hayat birleştirmek, Peygamberimiz (SAV)’in en önemli sünnetlerinden birini gerçekleştirme imkanı sağlar. Günümüzde görücü usulü ile ya da kişilerin kendilerinin bulup evlenmek istediği kişilerde zaman zaman akraba evliliklerine de rastlanmaktadır. Peki akraba evliliği nedir, sonuçları neler? İslam’da akraba evliliği caiz midir? Akraba evliliğinin sakıncaları var mı? Kuran-ı Kerim’de Akraba evliliği ile ilgili ayetler…

AKRABA EVLİLİĞİ NEDİR? AKRABA EVLİLİĞİ SAKINCALI MI?

Aynı soydan gelen kişilerin birbirleri ile evlenmesi günümüzde ‘Akraba Evliliği’ tanımına karşılık bulurken, bu şekilde gerçekleştirilen evliliğin iki türde incelenir. Anne ya da babadan birinin kardeş olan çiftin gerçekleştirdiği evlilik 1. derecede akraba evliliği (Kuzen evlilikleri), büyükanne ya da büyükbabanın birinin kardeş olan çiftlerinden yapılan evliliklere 2. dereceli akraba evliliği (Torun evliliği) denir. Dinimizde evliliğe dair helal ve yasakların apaçık gösterildiği Kuran-ı Kerimde “Üvey anneler, anneler, kızlar, kız kardeşler, halalar, teyzeler, erkek kardeşin kızları, kız kardeşin kızları, Süt anneleri, süt kız kardeşleri,  kaynı analar, üvey kızlar, öz oğulların eşleri, iki kız kardeşi birlikte nikahlamak haram kılınmıştır.” (bk. Nisa, 4/22-23) ayetinde nikahlanması caiz olmayan kimseler zikredilmiştir. Ayet-i kerimeden anlaşıldığı gibi dinimizde bu kişilerin dışında akraba evliliği yapmanın sakıncası olmadığı görülmektedir.

Dinimizde amca kızı, dayı kızı, hala kızı ve teyze kızı ile evliliğe izin verilmiş, hatta Sevgili Peygamber Efendimiz (SAV) kendisinde ve yakınlarında da bu durumu kabul görmüştür. Efendimiz (SAV)’in zevcelerinden Zeyneb binti Cahş, halasının kızıydı.

Gül Goncası olarak gördüğü birici kızı Hz. Fâtıma’yı amcasının oğlu Hz. Ali’ye vermişti. Evlilikte bazı kimselerin birbirleri ile nikahlanması dışında izin verilebilen akraba evliliğinde olabilecek bazı ırsi ve sıhhi mahzurlardan ötürü bazı hadis kaynaklarında yakın akraba evliliği tavsiye edilmemektedir.

“Pek yakınınız olan bir kadınla evlenmeyin; çünkü çocuk zayıf, çelimsiz olur.”(Terbiyetü’l-Evlâd, 1: 39; ihya, 2: 42)

AKRABA EVLİLİĞİNİN SONUÇLARI NELER? AKRABA EVLİLİĞİNİN BİLİNEN BAZI RİSKLİ DURUMLARI:

Aynı soydan gelen kişilerin evlenmesiyle gerçekleşen akraba evliliği, birinci dereceden ve ikinci dereceden olmak üzere iki yolla oluşur. Babadan veya anneden kardeş olan bireylerin çocuklarıyla yapılan evliliğine birinci dereceden akraba evliliği denir.

Gerçekleştirilen evlilikte büyük anne veya büyük babadan birisi kardeşse, torun evlilikleri yapılmasıyla ikinci dereceden akraba evliliği oluşur. Uzmanlar, akraba evliliklerinin genleri bozduğu gerekçesiyle bu tür evliliklerin yapılmamasını öneriyor. Peki, akraba evliliğinin riskleri neler?

1- Ölü doğum

Normal evliliklerdeki ölü doğum riski %1,4 iken akraba evliliklerinde bu risk ikiye katlanarak %2,14 olur.

2- Düşük

Normal evliliklerde düşük riski %5,21 olurken, akraba evliliğinde bu risk %10,55’e çıkar.

3- Doğum kusurları

Akraba evliliklerinde olduğu dibi normal evliliklerde de doğum hataları olabilir. Ancak, bu risk akraba evliliklerinde daha fazladır.

4- Engel durumu

Aynı özürlü türüne ait kişilerin birbirleriyle evlenmesi durumunda çocuklarında aynı engel türünde olması yüksek ihtimaldir.

İSLAM’DA AKRABA EVLİLİĞİNDE NELERE DİKKAT EDİLMELİ? KURANDA AKRABA EVLİLİĞİ AYETLERİ…

Kuran-ı Kerim’deki 21. Cüz’de geçen Ahzab suresinin 37. ayetinde Peygamber Efendimiz (SAV)’in halasının kızı Hz. Zeynep ile evlendiği, bu evliliğin de bizzat Allah (c.c) tarafından gerçekleştirildiği açıkça beyan edilmektedir.

 Ahzab Suresinin 50. ayetinde şöyle buyuruluyor: “Seninle birlikte hicret eden amcanın kızları, halalarının kızlarını, dayının kızlarını, teyzelerinin kızlarını… Sana helal kıldık.” Ayet-i kerime’de her ne kadar Peygamber Efendimiz (SAV)’e hitap edilse de gerçekte tüm Müslümanları kapsamaktadır.

AKRABA EVLİLİĞİ YAPAN ÇİFTLERİN ÇOCUKLARI SAĞLIKLI DOĞABİLİR Mİ?

Yalnızca akraba evliliği sonucunda doğacak olan çocuklarda değil her hamilelikte çocuğun sağlıklı doğacağı ile ilgili %100 kesin tanı koyulamaz. Hamilelik döneminde testler yapılsa bile bebeğin bazı anomaliler sonucunda kusurlu doğma ihtimali olabilir. Akraba evliliğinin yapılıp yapılmaması bu durumu değiştirmez.

Anne ve baba adaylarının kendi sağlık problemlerinin dışında kromozom rahatsızlıkları bulunabilir. Bu kromozomlarda belli bir grup vardır ki bu tür gruplara seyrek olarak rastlanır ve doğacak olan çocuklarda ise birtakım sağlık sorunları görülebilir.

AKRABA EVLİLİĞİ HASTALIKLARI NELER?

Halk arasında yaygın olan doğru bilinen ama yanlış olan bilgilerden birisi de akraba evliliği yapan çiftlerde doğacak çocuğun kesinlikle kusurlu olabileceğidir. Yalnızca %3-4’ü hasta olarak doğabiliyor iken bu durumu yalnızca akraba evliliği ile bağdaştırmak yanlış olur. Akraba evliliği yapan çiftlerde sağlıklı doğan birçok çocuğunda olma durumunun yüksek olduğu bilinmelidir.

Genelde Otozomal çekinik rahatsızlıklar akraba evliliklerinde sık görülen durumlardandır. Bu hastalık grubundaki çiftlerin hasta çocuğu olması ihtimali, hasta bir çocuk varsa, bir sonraki çocuğun hasta olma riski %25’tir. Fakat %75 ihtimalinde de sağlıklı çocuk olma ihtimali vardır. 

”11 Ekim Dünya Kız Çocukları Günü”ne özel olarak, Peygamber Efendimiz (SAV)’in kız çocuklarına olan tutumunu ve merhametini sizler için bir araya getirdik. İşte Peygamber Efendimiz (SAV)’in kız çocuklarıyla ilgili Hadis-i Şerifleri…

Cahiliye Dönemindeki kız çocuklarının diri diri gömüldüğü bir zamanda Peygamber olarak görevlendirilen Efendimiz Hz. Muhammed (SAV), hiçbir şekilde cinsiyet ayırımı yapılmaması gerektiğini, gerek davranışlarıyla gerek de sözleriyle vurgulamıştır.

Kız çocuklarını hor görmenin yanlış bir tutum olduğunu belirten Peygamber Efendimiz (SAV), evlatlarında ayırım yapan kişilerin, bu davranışlarının Allah (c.c)’un takdirine razı olmadıklarından dolayı yaptıklarını öne sürmektedir. 

Cahiliye dönemindeki insanların at gözlüğüyle bakan bu bakış açılarını yok etmek isteyen Peygamber Efendimiz (SAV), omuzunda kız torunu olmasına rağmen namazını bozmamış ve bu davranışıyla adeta şu mesajı vermiştir:

“Sizin kız diye horladığınız bu seçkin varlığı ben omzumda taşıyorum. Rabbimin hediyesi olarak baş tacı ediyorum.”

Çocuklara karşı her zaman şefkat ve merhamet dolu olan Peygamber Efendimiz (SAV), dışarıda bir çocuk gördüğü zaman mübarek yüzünü ayrı bir mutluluk kaplar ve çocuğu kız ya da erkek olmaksızın ayrım yapmadan sevgi göstererek kucaklarmış.

PEYGAMBERİMİZ (SAV)’İN KIZ ÇOCUKLARI İLE İLGİLİ HADİS-İ ŞERİFLERİ

 “Kimin bir kız çocuğu dünyaya gelir de onu toprağa gömmeden, horlamadan ve üzerine erkek çocuğunu tercih etmeden yetiştirecek olursa Allah Teâlâ o kimseyi cennetine koyacaktır.” (Ahmed, Müsned,(Tah: Muhammed Şakir, Had. no: 1957), c. IV, s. 294)

“Her kim iki kız çocuğunu yetişkinlik çağına gelinceye kadar büyütüp terbiye ederse, kıyamet günü o kimseyle ben şöyle yanyana bulunacağız” buyurdu ve parmaklarını bitiştirdi. ( Müslim, Birr 149. Ayrıca bk. Tirmizî, Birr 13) 

“Kızlarınızı altın ve gümüş ile süsleyin! Elbiseleri güzel olsun! İtibar kazanmaları için en güzel hediyelerle ihsanda bulunun !” (Hakim)

Erkek çocuk nimet,kız çocuk ise hasenedir; yüce Allah nimetin hesabını sorar, haseneye ise mükâfat verir. (İmam Cafer-i Sadık (a.s))

“Allah’tan korkunuz; çocuklarınız arasında adaletli davranınız.” (Müslim, Hibât 13)