Şunun için etiket arşivi: bağışıklık sistemini güçlendirme

İleri yaş döneminde görülen bağışıklık seviyesindeki düşüklük, hastalıklara karşı o kimseleri daha da savunmasız hale getiriyor. Peki bunun sebebi ne? İşte cevabı…

Hürriyet Yazarı Osman Müftüoğlu, bağışıklık yaşının nasıl gençleştirilebileceğini ve sağlık açısından dikkate almamız gereken bazı önemli noktaları kaleme aldı.

Yazar Osman Müftüoğlu’nun bugünkü köşe yazısı:

Pandeminin başlangıcından bu yana bağışıklık meselesi sağlık gündemimizin bir numaralı maddesiydi. İki numaralı gündem maddesi ise 65 yaş üzerindekilere getirilen kısıtlamalar oldu. Yasaklar hep onlarda yoğunlaştırıldı, herhangi bir kısıtlama olduğunda da gözler hemen ve anında onlara çevrildi. Aslında bu sürpriz bir gelişme de değildi. Zira bir ve iki numaralı gündem maddeleri zaten iç içeydi: Yaş ilerledikçe bağışıklık zayıflıyor, hastalığa yakalanma ihtimali de onu ağır geçirme olasılığı da artıyordu. Peki, bağışıklık gücündeki yaşa bağlı azalmanın nedeni neydi? Ve bir soru daha: Bu güç azalması yavaşlatılabilir, bağışıklık yaşı düşürülebilir miydi? Bu ve benzer soruların yanıtları için buyurun…

BİR BİLGİ: 65 YAŞ VE ÜZERİNDEKİLERDE RİSK NEDEN DAHA YÜKSEK

65 yaşı geçenlerin COVID-19’u daha ağır geçirmelerinin iki temel nedeni var. Birincisi bu yaşlarda kronik hastalıkların (şeker hastalığı, hipertansiyon, KOAH, kalp yetmezliği…) daha sık görülmesi. İkinci nedene gelince… İkinci neden de en az birincisi kadar önemli: Bağışıklık sisteminin yaşlanmış olması. Ayrıca şu bilgi çok net ve açık: Yaşımız ilerledikçe bağışıklık sistemimiz de yıpranmadan payını alıyor. Gençlik ve orta yaş dönemlerindeki gücünden çok şey kaybediyor. Tam da bu noktada, yeni bir haftaya başlarken sizinle sevindirici bir bilgiyi de paylaşmam gerekiyor: Bağışıklık yaşınızı düşürmeniz, daha genç bir bağışıklık sistemine sahip olabilmeniz mümkün. Nasıl mı? Lütfen sağdaki kutuyu dikkatli okuyun.

ÇARE SİZSİNİZ HER GÜN YÜRÜYÜN

EĞER bağışıklık yaşınızı küçültmek, 70’li yaşlarda bile 30’lu yaşlardaki bağışıklık gücünüzü koruyup sürdürmek, kısacası genç ve güçlü bir bağışıklık sistemine sahip olmak istiyorsanız, yapacağınız en önemli yatırım, atacağınız bir numaralı adım yürümek olsun. Bilimsel bir araştırmada da net ve açık olarak gösterildi ki günde 10 bin adım atanların bağışıklık hücreleri neredeyse 20’li 30’lu yaşlardaki gençlerin kadar güçlü, aktif ve becerikli. Bu bilginin kaynağı çalışmalarını uzun süredir büyük bir dikkatle izlediğim önemli bir araştırma merkezinin direktörü Prof. Janet M. Lord.

İŞTE O İLAÇ: HER GÜN 10 BİN ADIM

PROF. Janet M. Lord, Birmingham Üniversitesi’nin (İngiltere) önemli araştırma merkezlerinden birinin, ‘Institute of Inflammation and Ageing’in direktörü. Özellikle D vitamini ve egzersizin sağlık yararları ve yaşlanmayı yavaşlatıcı etkisini araştıran önemli bir bilim insanı. O da benim gibi yaşlanmaya bağlı kas kaybı ve yaşlanmayı hızlandıran kronik iltihap meselesine takıntılı. Prof. Dr. Janet M. Lord diyor ki: “Yaşamlarını sürekli ve düzenli egzersizle devam ettiren kişilerin T hücreleri daha fazla. Ve bu hücrelerin askeri eğitimi gördükleri timus bezleri daha yavaş küçülüyor.”

YAŞLANINCA BAKIN NELER OLUYOR?

DAHA önce de yazdım, bağışıklık sistemi muazzam bir organizasyon. Hücreleri, doku organları içine alan muhteşem bir orkestra. Bu orkestranın en önemli hücresel unsurları ise T ve B LENFOSİTLERİ. Bu hücrelerden “T”leri “mikroplarla göğüs göğüse savaşan askerlerimiz”, B’leri ise “o askerler olsun olmasın, her an görev yapmaya hazır silahlarımızı, antikorlarımızı üreten çalışkan hücrelerimiz” olarak düşünebilirsiniz. Çok iyi biliyoruz ki yaşlandıkça T ve B hücrelerimiz sayıca azalmaya başlıyor. Dolayısıyla enfeksiyonlarla mücadele etme gücümüz 60’lı yaşlar sonrasında yetersiz hale geliyor. Peki bu işin bir çaresi, bir ilacı, bir aşısı filan yok mu? T ve B hücrelerinin yaşlanması, sayıca azalması, onları üreten dokuların, organların (kemik iliği, timus bezi, lenf bezleri, bağırsaklardaki bağışıklık organizasyonu) ileri yaşlarda bile genç ve güçlü tutulması mümkün olamaz mı? Olur! Ama bazı şartları var. İsterseniz tam da bu noktada 2 numaralı kutuya geçelim.

ÖZETİ ŞUDUR: HAREKET EDİN!

EĞER bağışıklık pasaportunuzun süresini uzatmak ve daha genç bir bağışıklık sistemine sahip olmak istiyorsanız, öncelikle neleri yiyip içeceğinize değil, ne ölçüde ve sıklıkla hareket ettiğinize odaklanın. Adımlarınızın sayısını arttırın, lokmalarınızın sayısını azaltın. Bugünün son cümlesi de yine Prof. Janet M. Lord’dan geliyor: “Sadece hareket edin! Ne kadar hareket ederseniz o kadar kârdasınız.”

BAĞIŞIKLIK YAŞINIZI KÜÇÜLTMEK İSTİYORSANIZ…

TAVSİYE 1: Her gün yürüyün. Günde 5 bin adımdan daha azına razı olmayın. Mümkünse 10 bin adımı hedefleyin. Adımların tamamını tek seferde atmak zorunda da değilsiniz. Egzersizi gün içerisine yaymanızda aynı sonucu verecektir.

TAVSİYE 2: UYKUNUZDAN TAVİZ VERMEYİN. 6-8 saatlik kaliteli bir uykuyu hedefleyin. Erken yatıp, erken kalkmak vazgeçilmezlerinizden biri olsun. Uyku eksikliği ve kalitesizliği bağışıklık sistemini hızla yaşlandırıyor.

TAVSİYE 3: STRESİNİZİ YÖNETMEYİ VE HUZUR HALKANIZI GENİŞLETMEYİ HEDEFLEYİN. Stresler, kaygılar çoğalıp huzur azaldıkça bağışıklık sistemi daha hızlı yaşlanıyor.

TAVSİYE 4: YETERLİ, DENGELİ VE ÇEŞİTLİ BESLENİN. Bitki ağırlıklı besinlere yönelin, şekeri hayatınızdan uzaklaştırmaya gayret edin.

NOT: Dikkat ederseniz, zannedildiğinin aksine beslenme meselesi birinci değil, dördüncü sırada yer alan bir belirleyici.

Hastalıklara karşı vücudun direncini artıran Bağışıklık sisteminin güçlü olması için olmazsa olmaz faktörlerden biri de uykudur. Yetersiz uyku ve sağlıksız beslenme karşısında direnci azalan bağışıklık sistemi virüslerin yerleşmesi için meydan hazırlar.

Vitamin ve minerallerle güçlendirilen bağışıklık sistemi için aynı zamanda uyku da önemlidir. Düzenli bir uyku kişinin  daha zinde olmasını sağlar. Bunun yanı sıra egzersiz ve stres kontrolü de olmazsa olmazlar arasında yer alır. Türk Böbrek Vakfı bu konuyla ilgili hastalarını bilgilendiriyor. Vakıf başkanı Timur Erk “Covid-19 ile ilgili zor bir süreçten geçiyoruz. Özellikle mevsimsel hastalıkların da baş gösterdiği son günlerde insanlar, ‘bağışıklık sistemimizi nasıl güçlendiririz?’ arayışı içine girdi. Bizim, Türk Böbrek Vakfı olarak uzun yıllardır tedavi kaynaklı düşük bağışıklıkları sebebiyle diyaliz merkezlerimizde hastalarımıza önerdiğimiz konular, bugün tüm toplumun öncelikli önlemi olmalıdır” şeklinde konuştu. Erk aynı zamanda bir uzman kontrolünde ek takviye alınması gerektiğinin altını çizdi.

Sağlıklı beslenme ve düzenli uykuyu alışkanlık haline getirmenin önemli olduğunu hatırlattı. Başkan Erk sözlerine şunlarla devam etti:

“Temel vitamin ve mineraller kişilerin ihtiyaçları doğrultusunda alınmalıdır fakat bizim önereceğimiz konular, bir uzman desteği gerektirmeden kendi yaşam kalitenizi dolaylı olarak sağlığınızı ve bağışıklığını etkileyecek önemli unsurlardır. Sağlıklı beslenme, egzersiz, stres kontrolü ve uyku… Büyükannelerimizin dediği ‘çocuk uykuda büyür.”

Düzenli uykunun bağışıklık sistemi üzerindeki önemli etkisi olduğunu İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Nöroloji Anabilim Dalı, Uyku Bozuklukları Merkezi Sorumlu Öğretim Üyesi Prof. Dr. Derya Karadeniz’de ifade etti. Uyku aşamalarından da ayrıca bahseden Karadeniz, “Uykunun beden tamirindeki rolü, bağışıklık sistemine olan etkisi ile ortaya konmuştur. Deneysel çalışmalarda, uyku yoksunluğu yapılan hayvanlarda, üç gün içinde, mide-barsak sisteminden kaynaklanan enfeksiyonlar nedeniyle ölüm gerçekleştiği gösterilmiştir.  İnsanlarda da durum benzerdir. Örneğin dört gece boyunca, sadece dörder saat uyumalarına izin verilen insanlarda, beşinci gün grip aşısı yapıldığında, normal uyku sürelerini uyuyan insanlara göre bağışıklık yanıtı çok daha zayıf kalmıştır.  Uyku hastalıklarının birçoğunda, bağışıklık sisteminin bozulduğu ve enfeksiyonlara yatkınlığın arttığı gösterilmiştir” dedi. 

Özellikle enfeksiyon hastalıklarına yatkınlık geliştirdiğinin altını çizen Prof. Dr. Karadeniz, şu önemli vurgulamaları da yaptı:

“Uykunun bağışıklık sistemi üzerine koruyucu ve geliştirici özelliğine örnek olarak, hasta olduğumuz zamanlarda uyku isteğimiz ve ihtiyacımızın artması verilebilir. Keza, hastalık durumda uyku artarak, bağışıklık sistemini toparlamaya çalışır. Bu, bir nevi vücut tamirinin gerçekleşmesini sağlayan fiziksel bir savunma mekanizmasıdır.  İmmün sistem hücrelerinin kendilerine has sirkadiyen yani günlük ritmi vardır ve tüm immün hücreler, herhangi bir saldırıda, uyku sırasında en üst seviyeye ulaşır. İmmün sistemin hafızası derin NREM uykusunda (NREM 3 evresi) sağlanır. Yani vücuda giren bir mikrobun tanınması ve buna cevap olarak ortaya çıkan antikor üretimi derin NREM uykusu sırasında gerçekleşir. Hastalık durumda uyku artarak, bağışıklık sistemini toparlamaya çalışır.”